• DOLAR 32.597
  • EURO 34.779
  • ALTIN 2505.229
  • ...

Transfer denince futboldaki transferler akla gelir nedense. Halbuki siyasetin transferleri futbolu geride bırakan transferlerdir. Güneş Motel olayındaki siyasetçi transferi ve CHP`nin İYİ Parti`ye 15 vekil transferi unutulmayacak transferler olarak siyasi hayatımıza giren en önemli transferler oldu. Bakalım tepkiler nasıl gelişti.

İlk tepki ilhan Cihaner`den geldi. Bu ironisi, her şakanın altında bir gerçek yatar anlayışını barındırıyordu. İlhan Cihaner Twitter hesabı üzerinden: “ÖDP, TKP ve DSP için de 20`şer vekil isteriz!” dedi. Haklıydı. Kan bağına bakarsanız akrabalık hukuku da bunu gerektirir. Nitekim CHP, siyaseten yukarıdaki partilere İYİ Parti`den daha akraba.

Sonra Aydın ilindeyken Doğu Perinçek konuştu: "Koyun mu bu milletvekilleri? Burada bir siyasi ahlak var mı? 15 milletvekili ne karşılığında kendi partilerini 15 dakika içerisinde bırakıp başka partiye geçti? O zaman ilk akla gelen şudur; nasıl böyle bir şey olabilir? Bir koyun sürüsünü bile şuradan 15 dakika içerisinde 100 metre ileriye götüremezsiniz. Bu nasıl oluyor? 
Milletvekili nasıl liderlerin dokunuşuyla oradan oraya savruluyor? Nasıl partilerini, programlarını, ideallerini bırakıp da ayak oyunları uğruna kanuna karşı hile yapmak, kanunu cambazlıkla aşmak için liderler arasında yapılan anlaşmalar kendilerine tebliğ edilince hemen buna uyuyorlar? Onlara ne vadediliyor? Ne veriliyor? Bunu sormak hakkımız. Çünkü bu normal bir durum değil. Size soruyorum! Siz milletvekili olsanız, vicdanlı insanlar olarak böyle bir dayatmaya boyun eğer misiniz? Bu soruyu kamuoyu önünde soruyoruz." Ne demek gerekir bilemiyorum. Neticede söyleyen de akarabalardan biri.

Buna mukabil 23 Nisan 2016'da "Bu karakterde, kendi partisine ve seçmenine ihanet eden bir milletvekili grubunun çıkacağını zannetmiyorum" demişti Kılıçdaroğlu. Kimler için demişti bu sözleri hatırlayalım: Habertürk'te Veyis Ateş'in sunduğu “Akılda Kalan” programında. Ne üzerine dile gelmişti bu ağır ifadeler: Yaklaşık 15 milletvekilinin MHP'den AK Parti'ye transfer edileceği iddiaları üzerine. Şimdi ne oldu? Galiba hiçbir siyasinin karşılaşmak istemediği bir durum var ortada. Oldum olası son anlarda alınan kararlarda zaten hep ürkmüşümdür. Zira kimse bu pozisyona düşmek istemez.

Gelelim Akşener`e: 2017 Aralık`ta ne demişti onu da hatırlayalım: “İYİ Parti'yi, CHP ve HDP ile yan yana getirme çabasını çirkin, saygısız ve çok ayıp buluyorum”. 

İşte Türkiye`de siyaset böyle bir şey. Dün hesaba katılmayan bir söz bugün karşına dağ gibi dikilebiliyor.

Şimdi yukarıda bu sözleri söyleyenler yarın Demirel gibi “Dün dündür…” mü diyecekler? Bu anlayış halkta da artık yadırganmaz oldu. İnsanlar siyasileri yalancı, hileci ve aldatıcı olarak gördüklerinden bu dili de normal görmeye başlamış.

 Peki Kılıçdaroğlu böyle bir hülleye kendisini ve partisini alet edeceğine adaylığını açıklasaydı daha iyi olmaz mıydı? Olmaz diye düşünüyor olsa gerek. Fakat bu yanlıştan dönmeli ve aday olmalıdır. Olmamasının altındaki gerekçeye gelirsek kanaatimce; hala parlamenter sisteme dönme düşüncesi olduğu için aday olmuyor. Aday olursa yeni sisteme angaje olmuş olacağından yeni sistemi sindiremediğinin işareti olarak gösterecekleri adaydan talebi, eskiye dönmek olacaktır. Bu niyetle aday olmadığından başka bir gerekçe yok gibi görünüyor.

Öyleyse yazımızı “Kılıçdaroğlu`nun transferler ve aday olmamanın altındaki gizli niyeti, eskiye dönmek midir” diye seslice düşünerek bitirelim.