• DOLAR 32.504
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...

Suriye sahasında bir fotoğraf çekmek istediğinizde başta Rusya olmak üzere İran, Türkiye, ABD ve Şam yönetimini görürsünüz. Bir sabah uyandığınızda bu aktörler ya da alt ve üst aktörlerin birbirlerine cephe aldıklarını veya dost olabildiklerini uyduları üzerinden de görebilirsiniz. İzlenilen bu labirent savaşı ve oyunları, hem ABD hem Rusya hem de Avrupa ülkelerine mavi boncuk dağıtan PYD yahut diğer yerel unsurlar üzerinden yürütülmektedir.

Suriye`nin yaklaşık üçte birine el atmış olan YPG, paylaşılamıyorcasına naz üstüne naz, cilve üstüne cilve yapıyor. Afrin operasyonunun kemiğe dayanan ciddiyeti onu Esad`a yaklaştırma gayretlerine soksa da görüldü ki şu ana kadar bir gelişme olmadı. Zihniyet olarak PKK anlayışı ve mantalitesini savunan PYD`de kuralsızlık tek kural. Zira PKK`nın savaş ahlakı ve mantalitesi amaca ulaşmak için her yolu mübah gören Makyavelist bir anlayış olduğundan Suriye versiyonu olan YPG`nin de bundan farklı düşündüğü inkâr edilemez bir gerçek. Dolayısıyla Esad`la olan görüşmeleri Türkiye`nin Afrin`e girmesindense Esad girsin anlayışı üzerine kurulu değil. Bu görüşmeler bu olaydan çok daha yani iki ay önce vardı/oluyordu. Rusya bu işe ön ayaktı ve YPG ise isteksizdi. Esad da burayı kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan binaları boşaltarak istiyordu. Böyle bir meyil olsa da YPG bunu şimdilik tercih etmedi. Fakat propagandasından da vazgeçmedi. Bu durum Türkiye`ye karşı rahatlıkla kullanılabilecek bir gelişme olabilirdi. Nitekim kullanıldı da. Basında iyi bir propaganda oldu.

YPG`nin içindeki şahinler kanadı Afrin`in Suriye`ye devri konusunda meyle sahip olanlara baskın çıktı. O baskın çıkanlar da Suriye meselesinin ilk dönemlerinde Rojava`daki yerel siyasi unsurları yani parti, dernek ve sivil toplum kuruluşlarını ya olduğu bölgeden silah zoruyla sürdü ya da önde gelenleri öldürerek korku saldı. Böylelikle bu günlere gelindi. Şimdi Afrin`i bırakmak yerine fırsatını bulmak, oyunlar oynamak peşinde debelenip duruyor.

Elbette Esad da eski Esad değil. Gün geçtikçe güçlenen ve zaman zaman artık Rusya`yı da takmayan bir gidişata sahip. Öyle ki yeri ve zamanı gelince zulümlerinden vazgeçmeyecek. Başta Suriye`nin üçte birini elinde tutan YPG olmak üzere diğer unsurları da diskalife etme niyet ve girişimi şüphe götürmez. Yani hayalleri ve koltuk sevdası körelmiş değil. Ne kadar çok etkisi ve gücünü yayabilirse kendi açısından iyi olacak diye düşünüyor. Bunun için Afrin operasyonu ile de düşündüğü fırsatı gerçekleştirecek diye düşünüyor. Kim ne derse desin bu operasyondan Esad dolaylı veya dolaysız çıkar sahibidir. Suriye`nin yukarı veya Kuzey tarafları için düşülenler bunlar olsa gerek. Bu satranç tahtasında dikkatli ve ileriyi görerek adım atma işi epey zorlaşıyor. Zira oyun hem çok büyük hem çok karmaşık…

Her taraf farklı hedef ve amaçlar güdüyor. ABD başta İsrail`in güvenliğini sağlayacak adımların gölgesinde davranıyor. DAİŞ ise bahane… PYD Suriye topraklarında kalmasının garantisi. Düşünsenize bir şekilde PYD oyun dışı kalırsa ABD hangi gerekçeyle Suriye topraklarında kalacak. Türkiye güvenlik, Rusya davet edildim, Esad topraklarım işgal edilmiş diyor. Yerel unsurlar da zulme direndiklerini söylüyor. Peki, ABD ne diyecek? ABD`nin oyun kurucu olabilmesi için YPG`ye ihtiyacı var ve hepimizin YPG`yi Türkiye`ye tercih etmesindeki gerekçesini anlamak/görmek istemememizin nedeni bu olsa gerek. ABD ise varlık nedenini elden çıkarmak istemiyor. YPG de bunun farkında olduğu için kendini dev aynasında görmekten vazgeçmiyor. Mesele şu ki adaletten uzak olan her yapı ne kadar dev olursa olsun her Calut için bir sapan vardır.