• DOLAR 34.277
  • EURO 37.614
  • ALTIN 2878.908
  • ...

Gerçekten, sapkın bir ilişkinin olmadığı bir televizyon dizisi, bir film var mı dersiniz?

Yıllar önce bir roman yazarıyla yapılmış bir röportaj okumuştum. Adama romanlarındaki yasak ilişkiler ve sapkınlıklar sorulmuştu da;

“Günah bizim tek sermayemizdir” diye cevap vermişti.

Türkiye’de çok okunan ne kadar roman ve filme çevrilen senaryo varsa tek sermayelerinin sapık ilişkiler olduğunu görürsünüz. Böyle olmayan hiçbir roman kolay kolay okuyucu bulamaz, hiçbir dizi kendisine takipçi bulamaz.

İşin acı tarafı da müşterilerinin bunu bir beklenti haline getirmiş olmasıdır.

Narin yavrumuzun sonu cinayetle bitmeseydi, Tekirdağ’daki Sıla yavrunun sonu yoğun bakım ve entübe ile sonuçlanmasaydı sapkınlıklar hiçbir zaman deşifre edilmeyecek, üzerleri örtülüp gidecekti.

Öyle ya, bu tür sapkınlıklar romanların, dizilerin filmlerin en cazip sahneleri, insanımız tarafından artık hiçbir şekilde yadırganmayan durumlar değil mi?

Keşke bunlar sadece dizilerde kalmış olsaydı. Medyanın baş tacı ettiği ne kadar şöhret varsa onların yaşantıları hep böyle değil mi? Hatta birtakım oyuncular medyada unutulduğu zaman bu unutulmuşluklarını sapkın bir ilişkiyle kırmıyorlar mı, haber olup ancak bu yolla kendilerinden bahsettirmiyorlar mı? Unutulmuş bir şöhret başka nasıl gündeme gelebilir ki?

Yani günah onların sadece film ve dizilerdeki sermayeleri değil, gerçek hayatlarındaki tek sermayeleri de bu sapkınlıklarıdır. Öyle ya, para edecek başka ne meziyetleri var ki?

Narin yavrumuzun katilleri, işbirlikçileri, meseleyi ört bas etmek isteyenler, erinde geçinde tespit edilecek ve cezalandırılacaktır. Zaten gözaltına alınan ve tutuklananlardan başkası değil, hiç kimsenin böyle bir iddiası da yok.

Fakat ne var ki bu insanlar sadece cinayetten, yardım ve yataklıktan ceza alacaklar.

Yasak ilişkiye gelince, bu bir suç değil ki ceza verilsin.

Aslında bizim şikayetimiz sadece sapkınlıkların cezasız kalması değil, ekranlarda ısrarla özendirilmesi, baş tacı edilmesidir.