Kureyza Yahudilerinin reisi konuşuyor!
“Ey Yahudi cemaati! Size üç teklif sunuyorum. Birincisi, size Müslüman olmayı, şu anda bizi kuşatmış olan Muhammed’e tabi olmanızı teklif ediyorum!”
Konuşan kişi Medine’deki Kureyza Yahudilerinin reisi Ka’b bin Esed’dir. Hz. Muhammed Aleyhisselam’la yaptıkları anlaşmayı bozup Hendek savaşında müşrik Kureyşle beraber olmuş, Müslümanları arkadan vurmaya çalışmış fakat bir ay süren kuşatmada müşrikler başarısız olmuş, bırakıp gitmişler, daha sonra Müslümanlar kendilerine ihanet eden Kureyza oğullarının kalesini kuşatmış. Şu anda çaresiz kalan Kureyza Yahudilerinin reisi konuşuyor;
“Ey Yahudi cemaati, size üç teklifte bulunuyorum; Birinci teklifim; gelin bu adama tabi olalım! Onun Allah’ın rasûlü olduğunu, özelliklerinin kitabınızda yazılı olduğunu görmüş durumdasınız. Eğer ona tabi olursanız malınız canınız aileniz güven ve selamette olacak, onun ashabı arasında yer alacaksınız. Siz ona sadece Arap olduğu için, İsrail oğullarından gelmediği için iman etmiyorsunuz.”
“Ey Yahudi cemaati! Hatırlayın, içimizde Şam’dan gelen İbni Hiraş diye alim biri vardı, ölüm döşeğinde demişti ki; Ben Şam gibi suyu bol, her türlü bitkinin bolca yetiştiği bir yeri bırakıp da bir tek hurma ve arpanın olduğu bu kuru toprağa niye geldim biliyor musunuz? Son peygamber şu beldede (Mekke’de) çıkıp buraya (Medine’ye) hicret edecek. Ömrüm yeterse ona tabi olmak için geldim. Size tavsiyem ona tabi olun. Aksi takdirde o kendisine uymayıp ihanet edenlerin erkeklerinin boynunu vuracak, kadın ve çocuklarını esir alacak, bu yetkiyle gelecek...”
Kureyza oğullarına söylenenler bu kadar değil, Amr b. Su’da ve Sa’ye oğullarından iki kişi konuşuyor;
“Ey Kureyza oğulları! Hatırlayın, İbni Heyyiban isimli Şam’dan gelen bir alimimiz vardı, yağmur duasına hep onu çıkarırdık, o çıkmadan yağmur yağmazdı, o çıkıp dua ettiğinde daha inmeden yağmur yağmaya başlardı. Yağmur duasına çıkmasını istediğimizde; “önce zekatlarınızı getirin şuraya” derdi, biz de getirirdik, ondan sonra çıkardı duaya. İşte bu İbni Heyyiban ölüm döşeğinde bizi çağırdı ve;
“Ben Şam gibi sulak ve her türlü bitkinin olduğu bir diyarı bırakarak hurmadan başka bir şeyin olmadığı buraya niye göç ettim biliyor musunuz? Beklenen son peygamber buraya hicret edecek. Ömrüm yeterse ona tabi olurum, yetmezse yaşayanlar selamımı ulaştırsın. Size tavsiyem ona iman edin ve uyun, onun ashabından olun, aksi takdirde bilin ki o kendisine karşı çıkıp ihanet edenlerin erkeklerinin boyunlarını vurma, kadın ve çocuklarını esir alma yetkisiyle gelmektedir.”
Rivayetlere göre bu öğütleri dinleyen yirmi beşe yakın genç Yahudi kalelerinden inerek Müslümanlara katıldı. Daha sonra ne mi oldu? Onu da tarih kitaplarından, mesela M.Asım Köksal’dan okuyun.