• DOLAR 32.52
  • EURO 34.791
  • ALTIN 2419.73
  • ...

Dünkü yazımızda sınav demiştik, kaldığımız yerden devam edelim.

Diplomayı küçümsemiyoruz, basit bir şeymiş gibi görmezlikten gelmiyoruz. Diplomanız yoksa sizi kimse doktor olarak kabul etmez, kimseyi ameliyat edemezsiniz, diplomanız yoksa mühendislik yapamazsınız, hâkim, savcı ve avukatlık yapamazsınız, öğretmen olamazsınız. Sadece devlet kurumlarında değil artık özel sektörün çoğu bölümlerinde de görev alamazsınız.

Fakat bilgi ve ilim sahibi olmak daha başka bir şeydir. Diplomaya gerek duymadan başta İslami ilimler olmak üzere bir çok dalda kendinizi ciddi anlamda yetiştirebilirsiniz. Başta ilahiyat öğrencileri olmak üzere herkesin gelip ders aldığı bir hoca bir hocanım olabilirsiniz. Diplomaya gerek duymadan sosyal ilimlerin her dalında, edebiyatta, tarihte, sosyoloji ve bütün branşlarda kendinizi ispat edebilir hatta söz sahibi olabilirsiniz.

Sonra, yüksek öğrenimi, diplomayı ikinci plana iterek evlilik ve iş hayatına öncelik verebilirsiniz. Hatta bizi dinleyecek olursanız hiç bir diploma yuva kurmaktan, anne baba olmaktan ve bazen işini kurup ayağa kaldırmaktan öncelikli değildir. Aslında birbirine engel de değildir.

Hem bütün bunlar bir yana, diploma her şey değildir. Zaten herkes hayalindeki bölümün okulunu kazanıp diplomasını değil, mecbur kaldığı puanını tutturabildiği okulun diplomasını alabilmektedir. Yani tahsilini yapmak istediği ilim dalı içinde bir özlem olarak kalmaktadır.

Gelelim başlığımızdaki âlim-ulema kelimesine. Her şeyden ayrı olarak Allah katında âlim sayılmak çok daha başka bir şeydir.

Karun para kazanmasını bilen birisiydi. “Bu serveti sahip olduğum bilgi sayesinde elde ettim” (28/78) demişti ki bir anlamda doğru söylüyordu. Günümüzün tabiriyle para kazanma konusunda bilgi birikimine sahipti.

Fakat Allah Teala Karun’u âlim, ilim sahibi olarak nitelemiyordu. Ya kimlerdi Allah katında âlim olanlar?

Karun gösterişli bir şekilde kavminin karşısına çıkardı. Dünya hayatını arzulayanlar, “Keşke Karun’a verilenin bir benzeri bize de verilseydi! Doğrusu o çok şanslı!” derlerdi.

Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise şöyle derlerdi: “Yazıklar olsun size! İman edip iyi işler yapanlar için Allah’ın mükâfatı daha üstündür. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir.”

İşte Karun’un bilgi birikimi, işte Rabbimizin kendisine âlim dedikleri.