• DOLAR 34.687
  • EURO 36.677
  • ALTIN 2958.272
  • ...

Hem sadece vahdet değil adalet de ancak kuvvetle birlikte var olabilir. Benim bu iddiam herkes tarafından kabul görmeyebilir ve biliyorum çok ideal bir söylem de değildir.

Başta “güç zehirlenmesi” olmak üzere kuvvetin yerine göre zulme kaynaklık ettiği de söylenebilir.

Fakat tarihe ve günümüze baktığımızda en azından kuvvetsiz bir vahdetin gerçekleştiğini hiç göremezsiniz.

Hem çoktandır, iki üç yüz yıla yakındır İslam Dünyası kuvvetin ne olduğunu unutmuş, sadece “neydi o günler” diye tarih kitaplarından okumaktadır.

Bugün dünya kendi arasında bloklara ayrılmış, her İslam ülkesi de ayrı blokta yer almış, içinde bulunduğu blokun başı çeken güçlüleri de değiller.

Ve bugün ilk defa Türkiye bir İslam ülkesi olarak birazcık güçlenme yoluna girmiş, vahdet konusunda da hafiften bir ümidin yeşermesine vesile olmuştur.

Başta bir takım İslam ülkeleri bu anlamda gözünü bu tarafa çevirmişse söylediğimiz gibi bunun tek sebebi güç ve kuvvettir.

Türkiye’nin kendi iç bünyesine baktığımızda da bunu görüyoruz. Hiç bir zaman bu kadar camia iktidara katılım ve destek vermemiştir.

Elbette kendisine verilen bu desteği sürdürebilmesinin en önemli yolu adalettir. Çünkü millet adaleti uygulayabilecek desteği de vermiştir kendisine, hiçbir bahanesi yoktur.

Dünya genelindeki İslam dünyasının vahdetinin kuvvetli birilerince gerçekleşeceğini söyledik, ülke içindeki vahdetin de aynen kuvvetli bir iktidarla olabileceğini söyledik.

Onun gibi, İslami gruplar arasındaki vahdetin de ancak sağlam ve kuvvetli yapılarla gerçekleşebileceğini düşünüyorum. Elbette söz konusu kuvvet sadece kaba ve fiziki kuvvet değildir. Başta ilim, ahlak ve manevi kuvvetin yanı sıra uhuvvete dayanan disiplin irtibat kuvvetidir.

Kuvvetli bir yapının olmazsa olmazlarından birisi de ufkunun büyük, kanatlarının altının sıcak ve geniş olmasıdır.

Ne diyorsunuz, yine mi kuş diliyle konuştuk?