• DOLAR 32.373
  • EURO 35.012
  • ALTIN 2325.667
  • ...

Daha önceki bir yazımızda “Amerika Kürtlere yâr olur mu?” sorusuna cevap vermeye çalışmış, “Kürtleri Amerika’ya muhtaç eden kimdir?” sorusunda kalmıştık.

Aslında bu soruları daha da çoğaltarak meselenin anlaşılır hale gelebileceğine, verilecek cevaplarla da hal yoluna gidilebileceğine inanıyorum, mesela;

-PKK Türkiye’ye kaça mal olmuştur? Ortaya çıktığı kırk yıldan bu yana maddi ve manevi açıdan neye mal olmuştur?

-Bu maliyet daha ne kadar devam edecektir? Bu soruları daha çok Türkiye’yi yönetenlere soruyoruz.

Şu soruları da Kürtlere yöneltelim;

-PKK Kürtlere kaça mal olmuş, kırk yıldan bu yana neler kaybedilmiş, bunun karşılığında Kürtler adına neler kazanılmıştır? Bu ve benzer sorular mutlaka cevaplandırılması gerekir.

Biz gelelim yazımızın başlığındaki soruya; Kürtleri Amerika’ya muhtaç edenler kimlerdir, kimlerin siyasetinin neticesidir?

Açıktan binlerce tır silah yardımı yapan Amerika’nın yanına Avrupa ülkelerini, siyonist terör devletini, hatta Rusya’yı ve Çin’i de ekleyelim.

Evet, kimdir Kürtleri bu derece dışarıya muhtaç eden?

Aslında bu soruya Türkiye içindeki buna paralel gelişmeleri de ekleyelim ve;

-“Kimdir Kürtleri CHP’nin kucağına iten, kimdir ve nedir Kürtleri marjinal Türk solunun kolları arasına bırakan” diye soralım.

Her ne kadar PKK ile birlikte Kürtler arasında Marksizm’in, sekülerizmin, kozmopolitliğin, kısaca laikliğin yükseldiğini söylesek de bu ülkede Kemalizm’e karşı en güçlü Müslümanca direnişi Kürtlerin gösterdiğini ve bunun için çok büyük bedeller ödediğini, başta HDP tabanı olmak üzere İslami bağlılığın devam ettiğini unutmayalım.

Böyle olunca Kürtleri onların en yaman düşmanı olan, sicilleri Kürt Katliamlarıyla bozuk olan CHP, Sol ve Kemalistlere meyletmesini hiç bir akli selim “Celladına aşık olma” kolay ezberciliğiyle izah edip geçiştiremez.

“Amerika’nın, siyonist israil’in, Avrupa’nın, kısacası dış güçlerin maşası, piyonu olma” söyleminin yanında Türkiye bu soruya daha tatmin edici bir cevap vermeli ve özellikle kendi hissesine düşen sorumluluğu görmeli ve gereğini yerine getirmelidir.

Normal vaktinden bir yıl öne alınacağı bildirilen iktidar partisinin genel kongresi bu konuyu bugünden gündemine almalıdır, bizden söylemesi.