• DOLAR 32.333
  • EURO 35.089
  • ALTIN 2299.121
  • ...

“Tam kapasite çalışmak” diye bir söz vardır. Bir şeyi en verimli bir şekilde değerlendirmek de diyebilirsiniz.

İş yerinize milyarlık bir tezgâh almışsanız ondan en üst seviyede randıman almak için gereken neyse yaparsınız. Böylesi tezgâhlarla dolu fabrikaların yerine göre üç vardiya çalıştığını görüyorsunuz.

Tezgâhlar böyle değerlendirildiği gibi kıymetli iş yerleri ve mekânlar da bir tek santimi boşa gitmemek üzere kullanılır. Büyük şehirlerin işlek caddelerinde buna hepimiz şahit oluruz.

Zamanın da aynı şekilde tezgâh ve mekân gibi değerlendiğini hatırlatmaya gerek yok diye biliyorum.

Fakat biz bu zaman denilen hazineye kapitalistçe değil de Müslümanca bakabilmekten söz edelim. Bu arada kapitalistçe değerlendirenlerden de ders almakta bir sakınca yoktur.

Maalesef Rabbimizin Ramazan çağlayanının üçte biri göz açıp yumuncaya kadar geçiverdi, dikkat edin geri kalan da aynı şekilde geçecek. Aslında böyle uzun bir giriş yapmak yerine “Ramazan nasıl geçiyor?” da diyebilirdik.

Belki hayatımızda takvime ve saate en çok baktığımız zaman dilimi Ramazan ayı olsa gerek. Elbette sadece iftar ve sahur için değil. Namaz vakitlerinin yanı sıra diğer işlerimizi ve amellerimizi de bu zaman diliminin bir yerine yerleştirmemiz icap ediyor.

Ramazanda vaktin en dikkat çeken bölümü akşamla yatsı arası olsa gerek. Çok şeyi yerleştirmek zorundasınız. Her şeyden önemlisi akşam namazını geciktirmemek. Yıllardan beri konuyla ilgili sohbetlerimde bayanlara; “Aman ha sofrayı toparlamayı ve bulaşıkları akşam namazını kıldıktan sonra yapın” diye rica etmişimdir. Aynı şekilde erkeklere de çayı namazdan sonraya bırakın tavsiyesinde bulunmuşumdur.

Hele bitip tükenmeyen uzun iftar sofralarında bu tehlike göz önünde bulundurulmalıdır. Düşünebiliyor musunuz, çeşit çeşit yemekler, ardından tatlılar, sonra meyveler, bitti derken bir de çaylar geliyor. Bir de bakıyoruz ki birileri aheste aheste abdest almaya kalkıyor. Allah aşkına zamanın böyle değerli olduğu bu durumda hiç olmazsa abdestimizi önce almış olalım.

“Hoca sen ne diyorsun yahu, seksen milyon seçim konuşurken, doların, euronun fırlayıp gittiği bir zamanda konuştuğun şeylere bak” diyebilirsiniz.

Fakat unutmayalım ki zamana ve mekana hakim olmaktan söz ediyoruz. Eğer siz bunu başarırsanız, akşam ve yatsı arasına neler sığdırıldığını, madem sahur için kalķılıyor, araya bir teheccüd yerleştirildiğini gösterebilirseniz Allah`ın izniyle zamana ve ardından da mekana hakim olmanın adımını atmışsınız demektir.

Özellikle nelerden kısılması, nelere vakit ayrılması gerektiğini oruçla birlikte öğreniriz, buna iyi dikkat etmeliyiz.