• DOLAR 32.567
  • EURO 34.812
  • ALTIN 2491.533
  • ...

Malum ola ki kimyasal bileşimi ve fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden tuzlarından ve oksitlerinden alan, katı, sert, sağlam, irili ufaklı maddelere taş denir. Bunları gücü nispetinde el kol yardımıyla bir yere doğru fırlatmaya, atmaya ise taş atma denir. Edebiyatta ise bir kimseyi yermek ya da toplumun bozuk yönlerini eleştirmek amacıyla kullanılan bir şiir türüdür.

Kabe’de her yıl hacıların şeytana planlı bir şekilde bu taşlardan atmasına ise taşlama denir. Yani hac farizasını yerine getiren hacılar şeytana taş atmakla taşlama eylemini de yerine getirirler.  

Taş atmanın tarihi çok eskiye dayanır, rivayet edilir ki ilk taşı Kabil Habil’i şehid ederken atmış. Tıpkı günümüzde İslam’a, Kur’an’a ve Müslümanlara taş atanların olduğu gibi...

Taşların diğer bazı canlılar gibi dili, dini, mezhebi, dişilik ve erkeklikleri mevcut değildir. Onları özellikleri itibariyle sınıflandırabiliriz.

Belki duruşları itibariyle anlam yüklü ifadeleri vardır. Renkleri farklı olsa da bütün taşlar kardeştir. Kutsal ve uğursuz taş diye bir şey yoktur. Bütün taşlar insanlığın hizmetine sunulmuştur. Tıpkı bir çok nesnenin ve eşyanın insanlığın hizmetine sunulduğu gibi.

Bizce önemli olan ise o nesnenin doğru bir şekilde kullanılmasıdır.

Hacerul esvedin kutsallığı ise birlik beraberlik ve adaleti temsilen vardır. Herhangi bir şeyi ve nesneyi kutsal kılan o nesnenin iyilik eylemlerine olan katkısı ile ölçülür. Bu nedenle taştan yapılmış bir çok mekanın kutsallığı buradan geliyor olsa gerek.

Geçmişten günümüze bir çok kişi taşı kullanmış kimisi saray inşaa etmiş, kimisi ev, kimisi kale, kimisi Çin Seddi gibi surlar, kimisi de zindanlar inşaa etmiştir.

Kimisi ise taşı olabildiğince fırlatmıştır. Yani bir hedefe doğru atmıştır.

Şimdi günümüzde ise taş atan atana. Herkesin elinde bir taş, tehdit etmekte.

Hedef gözeterek fırlatma eylemine geçmekte.

Güçlü ve kuvvetli...

Taşlarla gövde gösterisi...

Eskiden atılan taşlar çok sert ve katı idi. Günümüz dünyasında atılan taşlar ise pamuktan yumuşak bir hal almış.

Etkisiz gibi görünen pamuktan taşlar çok sinsi...

Bu sinsi taşlar ile aile birliğimiz ve gençliğimiz, internet ve telefonlarla darmadağın edilmiş bir vaziyette, ahlak mefhumu tarumar edilmiştir. Bir büyük bunalımdır gençliği çepeçevre sarmış vaziyette. Bizler her yıl Kabe’de şeytana milyarlarca katı, sert cisim ve taşlarla saldırırken şeytanın askerleri cebimizde evimizin içinde, avucumuzun içinde pamuktan taşlarla saldırmakta. Basın ve yayınıyla, propagandasıyla, ekonomik hamleleriyle, üretimiyle bizleri kendilerine bağlamakta. Uyuşturucu şebekeleriyle genç nesiller ifsad edilmekte işlevsiz bir birey, uyuşmuş bir beyin haline getirilmekte.

Yumuşak yumuşak sırıtılarak atılan pamuklu taşlar...

Ve bazen de taşa sert cisim deyip de yabana atılacak cinsten bakmamak gerekiyor.

Çünkü taş vardır yerinde ağırdır.

Taş vardır yuvarlana yuvarlana secdeye varır.

Ve Allah adı anıldığında ağlayarak çatlayan taş vardır.

Şeytan ve dostlarının attığı taşlar ise Allah ve dostlarının attığı taşlardan daha etkili olmamalı. Eğer onların attığı taşlar bizi yaralıyor insanlığa hizmette moral ve motivasyonumuza olumsuz etki ediyorsa bilinmeli ki burada bir sorun var demektir. Taşı sadece fiziksel anlamda değil düşünsel anlamda da sağlam tutmalıyız ve hedefe sağlam ve doğru adımlarla yürüyerek fırlatabilme erdemliliğini gösterebilmeliyiz ve bu bizim için bir öncelik olmalı.

İslam’a ve Kur’an’a taş atan Pamukçu abiler; unutmayınız ki attığınız taşlar bumerang gibi dönüp dolaşıp çürümüş, küflenmiş ve kof düşüncelerinizi darmadağın edecektir.