• DOLAR 32.531
  • EURO 35.002
  • ALTIN 2435.09
  • ...

"Ey Doğu Türkistan, Ümmetin kanayan yarası…

Eziyetlere direnen mücahit ve mücahideler topluluğu… Zorla İslam’dan uzaklaştırmaya çalışanlara karşı tek başına mücadele veren şanlı mü’minler.  Kur’anlar yakılıyor, camiler kapatılıyor, medreseler yasaklanıyor, din alimleri birer birer öldürülüyor. Erkek kardeşler zorla kamplara sokuluyor. Onların yerine Çinli erkekler ailelerine yerleştiriliyor. Bacılar zorla Çinli erkeklerle evlendiriliyor. Tüm bunlara rağmen ümmeti Muhammed suskun, sesi çıkmıyor. Müslümanlar sahiplenmiyor. Bilmezler mi ki zulme rıza zulümdür. Hz. Ali ne güzel demiş:

“Zulme engel olamıyorsanız, onu herkese duyurun!”

Batı medyasında ve devletlerinde dahi bu olaylar aylardır gündemde iken Müslüman ülkeler ve medyaları nerede? Bilmezler mi ki, zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur… Bilmezler mi ki, yıllar sonra bu kardeşlerimizin o acı günlerine dair hatırlayacakları; zalimin işkenceleri değil, biz Müslüman kardeşlerinin sessizliği olacaktır. Ya Rabbi, Doğu Türkistan’daki kardeşlerimize yardım et. Şüphesiz ki Allah; tuzak kuranların en hayırlısıdır.”

Yukarıdaki sözlerin bir akademisyene, bir devlet adamına, bir İslam alimine ait olmasını beklerdik.

Ama bu sözler, batı kültürü ile yetişmiş Alman vatandaşı, İngiltere’de top koşturan Müslüman futbolcu Mesut Özil’e ait. Önce bu muazzam ve izzet yüklü açıklama gerçekten bir futbolcudan mı gelmiş diyerek temkinle karşıladık. Ama twitter hesabına bakınca, bu açıklamanın gerçekten yapılmış olduğunu gördük. Defalarca okuduk. Bu konuda bir açıklama bile başlı başına çok kıymetli iken, içeriğindeki keyfiyeti görünce Allah’a hamd ettik. İslam ümmeti, Doğu Türkistan konusunda ayağa kalkmaya davet ediliyor ve İslam ümmetinin sessizliği kınanıyordu. Komünist Çin’in zulmü bu vesile ile dünya gündemine oturdu. Bir futbolcunun açıklaması, Çin’i telaşa düşürdü. Kendilerince bir dizi tedbir almaya çalıştılar. “Bir futbolcunun tepkisinden ne çıkar”, diye dudak bükenlerin ne kadar yanıldıkları ortaya çıktı. Zalim Çin devleti, paniğe kapıldı.

Kısaca çerçevesini anlattığımız bu olay, aslında bize çok şey öğretti.

Öncelikle İslam ümmetinin bir ferdine veya ümmetin azası olan bir topluluğa bir zulüm yapıldığı zaman, herkesin yapabileceği bir şeyler olduğu gerçeğidir. Bu yolda atılan her adım, ortaya konan her çaba kıymetlidir. Ortaya konan çabaların da keyfiyeti süreç ile beraber artmalıdır. Asrımızın soykırımına maruz kalan Doğu Türkistan’ın mazlumiyeti sadece bir tweet ile dünya gündemine oturdu.

Devlet adamlarından sıradan bir ferde kadar herkesin mutlaka yapabileceği bir şeyler vardır. Her zulüm dalgasında, 2 milyara yaklaşan nüfusu ile bu ümmet ayağa kalksa idi zalimler bir sonraki zulümleri için bu kadar cüretkâr olamazdı.

Bu gün zulüm altında olan Müslümanların çektikleri her bir acıdan hepimiz sorumluyuz. Allah’ın bize yüklediği sorumlulukları, biz tekrar Allah’a havale diyoruz. Yeryüzünün şarkında, garbında; “Ey Müslümanlar neredesiniz,” diye feryat eden birisinin çağrısı hepimizin omzuna büyük bir sorumluluk yüklerken, biz ise “Allah’ım sen kurtar”, diyoruz. Aziz ve Celil olan Allah, ayağa kalkmamızı emrederken, biz ise miskin miskin oturup ya “Rabbi sen kurtar”, diyoruz. Bu zulümler, zulmü yaşayan topluluklar için bir imtihan olduğu gibi ümmetin geri kalanı için daha büyük bir imtihandır.

Ey İslam ümmetinin idarecileri, alimleri, davetçileri, komutanları, düşünürleri..!

Siz ne zaman ayağa kalkıp zulmün yakasına yapışacaksınız? Ne zaman zalimin kaftanının yakasını yırtacaksınız? Elbette mazlumun feryadını duymayan kulaklarınıza ve görmeyen gözlerinize ruz-i mahşerde cehennem ateşleri doldurulacaktır. Peygamber döneminde bu olay olsaydı, elbette Allah Resulü ordular hazırlar ve gazap yüklü bulutlar ölüm olup zulmün üzerine yağardı. Zalimin kalesi yıkılır, ayağı altındaki toprak ateşe verilirdi.

Çin’in ekonomik, siyasi ve askeri gücünden çekinen ülkeler, asrımızın deccalının zulmüne sessiz kalmaktadırlar. Bilinmelidir ki, bu sessizlik bir gün mutlaka bizi ısıran bir yılana dönüşecektir. Emperyalist Çin rejimi, bu gün dünya hakimiyeti peşinde koşmaktadır. Afrika ve dünyanın birçok yerinde Çin’in ayak sesleri duyulmaktadır.

Fikir erbabına da bir çağrıda bulunmak istiyoruz:

Amerika emperyalizmi ne ise Rus ve Çin emperyalizmi de aynı şeydir ve en az onun kadar tehlikelidir. İslam ümmetinin fertlerinin bilinçaltında bu olgunun oluşması için kalem ve söz erbabı bu konuyu yoğun bir şekilde işlemelidir.