• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

Bu yazımızda Afrin operasyonunu farklı bir açıdan ele almayı düşünüyorum. Bilindiği üzere, Afrin operasyonu ABD`ye rağmen yapıldı. Gelinen aşama itibariyle, askeri açıdan bu operasyon tamamlandı sayılır. Adeta zımni bir anlaşmayla, PYD unsurlarının siviller için açılan koridordan çıkmasına göz yumuldu. Siviller açılan koridordan Afrin`i terk ederken, aynı koridoru, PKK/PYD unsurları da kullanarak ağırlıklı olarak Tel Rıfat`a çekildi. Yani bir nevi tahliye ve arındırma harekâtı düzenlendi. Askeri harekâtın geldiği nokta itibari ile her iki taraf için en makul seçenek bu idi. Eğer bu koridor açılmasa idi, PKK kendisini ölümüne direnmek zorunda hissederdi. Zaten başkaca seçeneği yoktu.

Bu durumda dışarıdan bir müdahalenin olmaması durumunda, büyük olasılıkla imha olacak ve binlerce elemanını kaybedecekti. Çünkü ABD olmadan, PKK`nin bir devlete, düzenli ordu formatında direnmesi neredeyse imkânsızdır. Şimdiye kadar aldıkları yerleri de ABD`nin ağır hava bombardımanı ve karada da ABD özel kuvvetlerinin desteği ile aldı. Afrin`de bu unsurlar olmayınca, PYD`nin gerçek gücü ortaya çıkmış oldu. Türkiye açısından ise, büyük hedeflere kapı aralayacak olan bir kazancı, savaş ve çatışmaya kurban etmek doğru olmazdı. Meskûn mahal çatışmaları beraberinde birçok can kaybını getirebilirdi. Çok sayıda asker kaybetmek, birçok olumsuzlukları içerisinde barındırıyordu. Hem Suriye sahası için hem de iç politika açısından büyük riskler ortaya çıkabilirdi. Gelinen aşama itibariyle bir koridor açmak, büyük riskler almadan hedefe varma anlamında yeterli idi. Dolayısıyla, iki taraf için son tahlilde en makul çözüm, tahliye idi.

Gelelim bu meselenin Suriye sahasında ABD ve PKK için ifade ettiği anlama…

Afrin meselesi ile beraber, ABD`ye rağmen Suriye sahasında oyun kurulabildiği ve bölge ülkelerinin kendi ajandalarını uygulayabileceklerine dair somut bir ufuk oluştu. Artık Suriye sahasında yapılabilecek pazarlıklarda ABD`nin kurallarının belirleyeceği bir oyunun aktörü olmak yerine, ABD`nin baypas edilebileceği seçeneklerin de mümkün olduğu gerçeği ortaya çıktı. 5 Bin tır silah ve onlarca kargo uçak dolusu yapılan yardımların işe yaramaması, ABD`nin imajına ciddi bir darbe olmuştur. Bundan sonraki süreçte, elbette yerel aktörler bu hususu göz önünde bulunduracaktır. “ABD`ye dayanan, sırtını sağlam yere dayamıştır” algısı büyük yara almıştır.

ABD`nin sadece çıkar sağladığı ve kâr elde ettiği müddetçe yerel aktörleri kolladığı ama maliyetin artması ile beraber, yeri geldiği zaman bozuk para gibi harcayacağı gerçeği bir kez daha ortaya çıkmıştır. ABD`ye yaslanarak ve çelişkilerden yaralanarak iplerini sınırsız bir şekilde ABD`ye teslim etmenin ne denli aptalca bir strateji olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. PKK, bu gelişme ile büyük bir yara almıştır. Akdeniz`den İran sınırına kadar uzanan bir PKK devleti hayal olmuştur. Artık Fırat`ın doğusu bile PKK için emniyetli değildir. Yakın zamanda Türkiye ve Irak ordularının müşterek operasyonu hayata geçecek olursa, büyük ve tarihi bir çıkış yakalamayı hayal eden PKK, bir anda neredeyse her şeyini kaybedebilir. Bütün bu gelişmelerden sonra, PKK de hayal dünyasından bölgenin siyaset gerçeklerine dönmek zorunda kalacaktır. Büyük kazanımlar ve devletleşme bir yana, bundan sonraki süreç PYD üzerinden PKK`nın ölüm kalım sürecine dönüşebilir. Yeni süreçle beraber, hem ABD hem de PKK,  Kuzey Suriye`ye dair hesap ve hedeflerini mecburen güncelleyecektir.