• DOLAR 32.489
  • EURO 35.009
  • ALTIN 2433.765
  • ...

Sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın öğrenci bursu hakkındaki çıkışını görünce öğrencilerin özellikle eğitim yılının başlangıcında çekmiş oldukları eziyetler ve bahse konu çıkışın haklı olup olmadığını düşündüm.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleri şöyleydi:
"Göreve geldiğimizde üniversite öğrencilerinin aldığı burs 45 liracıktı, 45 liracık. Ya elinize dilinize dursun ya. Şu anda 650 TL’ye çıktı nereden nereye geldi." İlk bakışta bu sözlere baktığınızda insanın gözünü doyuran rakamlar göze çarpıyor. Peki bu rakamlar mideyi de doyuruyor mu?

Geçenlerde okumuş olduğum bir kitapta şöyle bir pasaj dikkatimi çekmişti:
"Karşılaştırmanın anlamlı olabilmesi için, "geriye" değil "etrafa" bakmak gerekir. Bir toplumsal formasyonun başarısı düne göre bugün neye sahip olduğuyla değil; fakat karşı karşıya olduğu sorunları çözebilme yeteneğiyle ölçülür." Elbette bu sözler farklı bir konu hakkında sarf edilmişti ama biz karşılaştırmayı öğrenci bursuna göre yapalım.

Evet, Sayın Erdoğan'ın göreve geldiğimizde dediği zaman dilimi bir seçim daha kazanırsa muhtemelen çeyrek asrı tamamlayacak. Sayısalda iyi olmadığımı da belirterek ufak bir matematik hesabı yapmak istiyorum.

Konumuza dönecek olursak AK Parti iktidara geldiğinde dolar ne kadardı, bugün ne kadar? 2002 yılında dolar kuru diye Google'da arattığınızda karşınıza 1.6 ₺ çıkar, bugünün tarihini girince de 8.6₺ olarak karşınıza çıkar. 45x8=360 yapar. Aradan geçen her yıla %10 enflasyon oranını eklerseniz ortaya çıkacak sonuç 2.000₺'nin üstüdür. Peki bugünkü şartlarda bir öğrenciye bu tutar çok mu? Ben çok olduğu kanaatinde değilim.

Yine sosyal medyaya düşen bir fotoğraf karesiyle bu kanaatimi pekiştireyim. Çoğu sosyal medya kullanıcısının karşısına çıkan bir oda (!) (gerçekten oda demeye bin şahit ister) İstanbul Çağlayan'da 900 ₺'ye kiralanmış. Bu fotoğraf üzerine söz söylenmez herhalde... Ayrıca ulaşım, elektrik, su, doğalgaz, yeme-içme, internet, ders araç gereçleri gibi kalemleri dahil etmeden...

Bu manzara sadece İstanbul'a has değil, ülkemizin dört bir yanında kira fiyatları uçtu. Hayat pahalılığı, her gün gelen zamlar, vergi dağılımındaki adaletsizlikler... sorun çok, bu sorunlara çözüm yerine geçmişi adres göstermek ölümü gösterip sıtmaya razı etmek olsa gerek...

Elbette bugüne yönelik eleştirilerimiz var ve sorunlar çözülmedikçe bu eleştiriler devam edecektir. Ama bu eleştirileri yaparken dünden bugüne hayatın her alanında iyileştirmeler yapıldı bu konuda haklarını yemeyelim ama hala istenilen yerde değiliz. İsraf, şatafat, yolsuzluk iddiaları vs. konularda gerekli adımlar atılırsa, bunların üzerine gidilirse ciddi bir kaynak ortaya çıkacaktır.

Alıntı yaptığımız pasaja geri dönecek olursak, karşılaştırmanın doğru ve makul olabilmesi için iki yönlü; dünden bugüne ve etrafa göre olması gerekiyor. Türkiye, dünden daha iyi bir konumda olabilir ama etrafına göre hala istenilen yerde değildir. Eğitimde istenilen yere köklü reformlar yapılarak varılabilir. Eğitimden kaynaklı her geçen gün artan genç işsiz ordusu da çok ciddi bir problem olarak önümüzde duruyor ayrıca...

Pandemiye Rağmen Zarar Etmeyen Sektör

Evet, herkesin aklında çeşitli sektörler belirebilir ama öğrencilerin ve ebeveynlerin aklına "eğitim sektörü" gelecektir. Neden bu kanıya varıyoruz? Malum bir yıldan fazla bir süredir pandemi dönemindeyiz ve eğitim faaliyetleri online olarak yapılıyor. Haliyle eğitim giderleri de düştü. Buna rağmen öğrencilerden alınan ücretlerde düşüş olmadı.

Örneğin açıköğretim fakültelerinde eğitim gören milyonlarca öğrencinin sınavları online oldu. Sınavlar yüz yüze yapıldığı zaman alınan ücret aynı şekilde devam etti. Tıpkı dolar yükselince fiyat arttırıp dolar düşünce fiyatı sabit tutan bir kısım meslek erbapları gibi. Yüz yüze eğitimde dahi çok olan bu ücret (350-400₺ arası) sınavlar online yapılmaya devam ederse düşürülmesi gerekmez mi?

Ayrıca İLİTAM öğrencilerinin sırtındaki kamburu görmemek için de kör olmak gerekir. Dönemlik 700-800 ₺ ve üstü olarak devam eden fiyatlar öğrencilerin belini bükmektedir. Mezat pazarına dönen eğitime bir format atılmalı ve öğrencilere yolunacak kaz gözüyle bakmaktan vazgeçilmelidir.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın eğitim başarısına bakıp öğrencilere müşteri gözüyle bakan üniversitelere "elinize dilinize dursun verdiğiniz eğitime bakın, aldığınız paraya bakın" demesinin vakti gelmiştir.

Kadir Arslan ( Konuk yazar)