• DOLAR 32.598
  • EURO 34.836
  • ALTIN 2508.878
  • ...

Bir Ramazan orucuna daha bizi kavuşturan Allah'a hamd olsun. Ramazan-i Şeriflerinizi tebrik eder, daha nice ramazanlara bizi kavuşturmasını ve bu rahmet aylarından gereği gibi istifade etmeyi yüce Rabbimden niyaz ederim. Ramazan ayı gelince, toplumun bütün kesimlerinde manevi bir hava hâkim olur, insanlar bu ayda daha bir ibadete yönelir, tövbe eder ve yanlışlarından pişmanlık duyarak arınmaya çalışır.

Bu rahmet ayında, insanlar yardımlaşmak için seferber olur, çevresindeki ihtiyaç sahiplerini gözetip korumaya çalışır. Yardım kuruluşlarına katkıda bulunarak fakir, yetim ve kimsesizlere yardım kolilerinin ulaşması için büyük gayretler sarf eder. İhtiyaç sahiplerinin gözetilmesi, bu ayda daha bir anlam kazanır, hemen herkes 'bu hayır yarışında' yer almak için azami bir çaba içerisinde olur.

Ancak Ramazan'ın gelişiyle de maalesef bir israf yarışı da başlamaktadır. İhtiyaçtan fazla stoklanan gıdalar, abartılan alışverişler ve birkaç güne yetecek yemeklerin bir öğüne yığılması da beraberinde ciddi bir sorunu da getirmektedir. Genel anlamda, herkesin kendi hizasında abarttığı bu israf anlayışının 'Oruç'un manevi atmosferine hiç yakışmadığını üzülerek ifade etmek lazımdır.

Evlerde kurulan sofralarda üç-dört çeşit yemekle beraber çorba, salata ve tatlıların arzı endam etmesi, israfın boyutunu göstermesi açısından manidardır. Fakirlerin çorba ve ekmekle geçinmek zorunda oldukları bu zorlu süreçte, çeşitli yemeklerin bazı sofraları süslemesi ve tabakların içerisindeki yiyeceklerin yarısından fazlasının çöpe gitmesi vebal olarak sanırım bize yeter.

Bu sofralarda, çoğu zaman bir-iki kaşıktan sonra israfa ayrılan çorba kâselerinin, bir fakirin bir öğün yemeği olduğunu/olabileceğini düşündüğümüzde, sofralarımıza yeniden bir çeki düzen verme zarureti ortaya çıkmıştır. Rahmet ve merhamet ayı olan bu ramazanda; önce kendimize merhamet ederek israf girdabından kurtulmalı ve sorumluluğumuz vebale dönüşmeden bu fiili hemen terk etmeliyiz. Daha sonra israf olacağını düşündüğümüz fazlalıklarımızı derhal yardım kuruluşlarına ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırmalıyız.

Hele lüks otel ve lokantalardaki israf faciası ise gıdaya yönelik sorumsuz bir savaş ve fakirlere yönelik açık bir hakarettir. Açlıktan kıvranan fakirlerin, yemek bulamama çaresizliği karşısında; bir öğünde ihtiyacından kat kat fazla yemeği sofralarına dizen ve bunun çeyreğini dahi tüketemeyen aç gözlü gaddarların aynı şehri, aynı mahalleyi ve aynı sokağı paylaştığımız acı tablosunu karşımıza çıkarmaktadır.

Geçenlerde HÜDA PAR genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun, bu acı toplumsal yaraya parmak basarak ifade ettiği 'fakirlerin ihtiyacı, zenginlerin israfı kadardır' demeci; varlıklı insanların sorumluluklarını hatırlattığı gibi vebal altına girmemeleri için de yardım kuruluşlarına ve ihtiyaç sahiplerine daha fazla katkıda bulunmalarını hatırlatmıştır.

İhtiyaç fazlası israftır ve israf da haramdır. Eğer fakirlerin ihtiyacını israfımızla karşılayabiliyorsak; hemen bu israfı terk edelim. Fakir ve ihtiyaç sahiplerinin haklarını iade edelim. Bu dayanışma ve yardımlaşma ayında çevremizdeki garip gurebayı gözetelim ve onlara hak ettikleri yardımları ulaştırarak veballerini boynumuzdan çıkaralım.

Ramazanı şeriflerinizi tekrar tebrik ederken, bu oruç ayının hayır ve bereket getirmesini, bu salgının bütün insanlığı terk etmesini, başta İslam coğrafyası olmak üzere bütün insanlığa barış ve huzura vesilesi olmasını yüce Allah'tan niyaz ederim.