• DOLAR 32.561
  • EURO 35.019
  • ALTIN 2427.871
  • ...

Malum üç ayalara girdik. Bu mübarek ayların tüm insanlara hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu rahmet iklimi bize şefkatli olmayı, merhametli davranmayı ve özümüze tekrar dönecek tövbe ve istiğfarda bulunma zemini olsun inşallah. Tam da acil ihtiyaç duyduğumuz konular bunlar.

 Ama sistemin arızalarından dolayı, neredeyse bütün bireyler hayatın gidişatından memnun değiller. Adeta sistem haram üzerine kurulmuş, haram işlenmesi hayatın kendisi haline gelmiştir. Hırsızların cezalandırılmak yerine adeta bu işe teşvik edildiği, ahlaksızlığın her tarafı sarıp sarmaladığı, faizin alışverişin merkezine oturtulduğu, kötülüklerin anası içki kullanımının mahalle aralarında açılan tekel bayileriyle adeta özendirildiği bir dönemde yaşıyoruz.

 Uyuşturucu yaşının ilkokul çağına kadar indiği dehşet bir zaman diliminde, cinsel istismarın çocukları içine alacak kadar, insanlıktan çıkmış yaratıkların kötülük girdaplarının kurbanı olduğu bir zamanda, insanlara hakkı tavsiye eden, onlara haramın sınırlarını hatırlatan din âlimlerine yönelik linç kampanyaları yürüten şarlatanların şirretliklerini ibretle izliyoruz. Şeytan ve şeytani düşüncelilerin dindar insanlara bu kadar pervasızca saldırılar düzenledikleri, haram işlemenin kolaylığının bu kadar rahat bir şekilde sürdürülebilirliğinin dehşetini yaşıyoruz.

Sistemin, ahlaksızlığı ve adaletsizliği açık bir şekilde ortaya koyduğu iki somut örnek üzerinden baktığımızda; metroda şortlu bir kıza saldırı oldu diye (kesinlikle tasvip etmiyorum), ilgili ilgisiz bütün yetkililer olayın üzerine balıklama atlayarak, işe müdahil oldular. Yargı da bu hışım ile kendilerine vazife çıkararak, bu basit olayın failini 3,5 yıl gibi en üst seviyede cezalandırma 'adaletini !' sağladı. Fakat yine metroda çarşaflı bir bayana önce tükürüldü, daha sonra saldırıldı, fakat bu sefer ilgili ilgisiz hiçbir yetkili bırakın balıklama bu olayın üzerine atlamayı, duymadılar bile.

 Yargı ise 'adaleti!' sağlayarak bu insanlıktan çıkmış yaratığı serbest bıraktı. Haramları kötülemek yasak, haramları işleyenleri uyarmak ise cezalandırılmak için yeterlidir. İnancımız doğrultusunda giyinmek saldırı ve hakarete açık ve ne yazık ki bu densizlikte bulunanlara hiçbir müeyyide yoktur. Üstüne üstlük, topluma haramları hatırlatan ve haramlardan korunma yollarını bize gösteren İslam âlimlerini hedef tahtasına oturtma ucuzluğunu yap, sonra da; 'uyuşturucu kullanımı ilkokul çağına kadar indi' diye şikâyet etme hakkınız olamaz.

 Haramların bu kadar alenileşmesinin temel sebebi, mevcut sistemin bu haramları üretiyor olması ve bu haramların işlenmesinin teşvik edilmesidir. Haramların karşısında durması gereken Diyanet İşleri Teşkilatının, çok sert bir şekilde bu akıl dışı haramları yermesi ve yasaklanması için inisiyatif alması gerekirken; bu haramların çirkinliğini dile getirmeye çalışan alimleri, eski 28 Şubat zihniyeti artıklarının hedef göstermesiyle 'hizaya getirmeye' çalışmaktadır. Sanki böyle davranmakla Allah indinde vebalden kurtulacağını sanıyor.

Allah indinde kurtuluşun reçetesi ise tövbe ve istiğfardır. Güncellenmesi gereken İslam inancı değildir. Esas güncellenmesi gereken batılla çok içli dışlı olmuş ve ciddi anlamda bulanıklaşmış anlayışlarımızdır. İşte 'Rahmet İklimi' olan bu üç ayların başlangıcında; tövbe ile yeniden kendimizi güncelleyelim. Yaptığımız yanlışlarımızdan kesin bir pişmanlık duyarak, dua ve niyaz ile af ve mağfiretimizi istemeliyiz.

Zikir ve ibadetimizle tevhidi yaşamalı, batıla götürecek her türlü haramın şeytandan olduğunu unutmayalım. Haramları savunanların da şeytanın halis askerleri olduğunu göz önünde bulunduralım. Şeytanın ise Yüce Allah'ın lanetine uğradığını asla hatırdan çıkarmayalım.

Hepinizin üç ayları mübarek olsun ve bu rahmet ikliminden gereği gibi istifade etmeyi yüce Rabbimizden niyaz ederim.

    Kenan ÇAPLIK