• DOLAR 32.6
  • EURO 34.682
  • ALTIN 2526.634
  • ...

Meral Akşener`in kuracağı parti ve bu partinin siyasette oy anlamında neye karşılık geleceği konusunda spekülasyonlar yapılırken, hükümet yanlısı medyadan Akşener için “FETÖ bağlantısı var” yönünde haberlerde artış başlandı.

Tabii bunlar bebeği doğmadan öldürme amaçlı çabalar.

Akşener ve çevresi de buna karşı önlemler almaya çalışıyor.

Bu arada MHP`den periyodik olarak istifalar yaşanıyor ki, bu da siyasi anlamda “çöküyor havası vermek için yapılıyor.

İl ve ilçelerde istifalar konuşulurken MHP`den beklenen bir istifa gündemde önemli yer tuttu. Eski bakan ve parti yöneticisi Koray Aydın…

Genel merkezin tepkisi ya da tepkisizliği dikkat çekiciydi.  

MHP genel başkanı Devlet Bahçeli, Koray Aydın`ın istifası üzerine şunu söyledi:

“İstifa tek taraflı bir tercihtir. Kişinin tercihinden dolayı saygı duymak gerekir partimiz açısından da hayırlı olmuştur.”

Bu sakin üslup insanın aklına “Bu istifa planlı mı?” sorusunu getiriyor. Öyle ya hem Bahçeli hem de Aydın için “MİT personeli” iddiası var.

Nitekim FETÖ de buna vurgu yaptı.

Tuncay Opçin, Twitter hesabından yaptığı açıklamada şunları yazdı: "Meral Akşener'in kuracağı partide Ergenekon'un temsilcisi Ümit Özdağ'dır. MİT ayağını ise Koray Aydın temsil ediyor. Koray Aydın'ın babası, MİT'in Karadeniz Bölge Başkanı'ydı. Bu anlamda Koray Aydın'a yoğun medya desteği gelecektir."

Evet, Koray Aydın`ın ismi MİT ile beraber zikredilirken, Ümit Özdağ`ın ismi Ergenekon dosyalarında vardı. Ama kim bunların FETÖ tarafından devşirildiği ve görevlendirildiği iddiası için “olmaz böyle şey” diyebilir?

Hatırlarsanız Gülen yakın arkadaşlarına yaptığı ve medyaya sızan görüntülerde “Kılcal damarlara sızmak”tan söz ediyordu.

Artık hiçbir şeye şaşırmıyoruz.

***

Büyük şehirlerde önlenemeyen beton yapılaşmanın insanlar üzerindeki etkisinden söz eden uzmanlar tavsiyelerinde arada bir şehir dışına çıkmayı, toprakla buluşmayı tavsiye ediyorlar.

Özellikle şehirde doğan çocukların durumu iyi değil.

Batı ülkelerinde Türkiye`ye oranla çok fazla yeşil alan olduğu eleştirisi yapılır. Bu yerinde bir eleştiri; ama daha acıklı olan durum İstanbul gibi bir mega kentte ciddi bir deprem tehlikesi varken toplanma alanlarının müteahhitlere peşkeş çekilmesidir.

Herkes sıkıntılı ve eleştiride bulunuyor haklı olarak. Ama trajikomik bir durum var ki, o da bu vahim tabloda payı olanların eleştiride bulunması…

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş şöyle bir açıklama yapmış:

“Şehirde yaşayanlar, özellikle de çocuklar ağaçları bilmiyor. Meyveyi tanıyor; ama nasıl yetiştiğini bilmiyor.”

Neden acaba?

Şehirde çevre uzmanı ve yeşilin kıymetini bilen bir belediye başkanı olduğu için olabilir mi?

Belki de köylünün biri belediye reisi olsaydı, şehri de köyü gibi yeşillendirseydi, kulelere izin vermeseydi…

Belki de o zaman çocuklar ağaçları bilirdi, değil mi reis bey?

***

“Artık baydı bu mesele” diyeceksiniz; ama yine de değineceğim.

Kemal Kılıçdaroğlu, “atlet” eleştirileri üzerine Ahmet Hakan`a şunları söylemiş:

“40 derece sıcakta adalet için yürürken bir öğle molasında kızımla yemek yerken çekilmiş bir fotoğraf... Gayet insani bir durum... Ne var bunda?

Ben halkıma hiç yabancılaşmadım. Ben böyle bir insanım. Halkım gibiyim. Hangi görevde olursam olayım tavrım değişmez.”

İyi hoş da Kemal Bey bu söylediklerinle durduğun yer arasında bir tezat yok mu?

Şimdi bu atletli pozu Erdoğan vermiş olsaydı etrafındaki “beyaz Türkler” mesela Yılmaz, Bekir ve Mine neler yazardı, sen daha iyi biliyorsun.

Verdiğin pozun sahilde mangal yelleyen vatandaşın pozundan bir farkı var mı? Ama sen de biliyorsun ki, vatandaş o pozla “bidon kafalı” ve “göbeğini kaşıyan adam” oluyor; ama her ne hikmetse sen “Halkçı Kemal” oluyorsun, öyle değil mi?

***

Erdoğan ve Mattis görüştü ya bir kısım medya görmezden geldi, diğer kısım ise her kareden bir hikmet çıkarma telaşına düştü.

Oysa değişen bir şey yoktu.

Bir masanın iki kenarında iki siyasetçi. Biri Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğeri Amerikan Savunma Bakanı Mattis…

Mattis yine müttefiklikten, ortak çıkarlardan, DEAŞ tehlikesinden ve güvenlikten söz etti, Erdoğan da yine YPG`ye giden silahlardan dolayı rahatsız olduklarını vurguladı.

Sonrasında iki taraf da “olumlu ve yapıcı bir görüşme” olduğunda hemfikirdi, çünkü resmi açıklama o yöndeydi.

Her zamanki gibi öyle değil mi?