• DOLAR 32.535
  • EURO 34.976
  • ALTIN 2443.002
  • ...

Oyuncu Hakan Boyav, geçenlerde şöyle bir açıklama yaptı: “Türkiye'de ödül olmak için ya solcu olacaksınız ya da yaşam biçimi olarak onlara yakın olacaksınız.”

 “Sanat camiası” denilen çevrede nasıl bir “sol mahalle baskısı” olduğunu, birçok kişinin neredeyse komutla hareket edip açıklamalar yaptığını çok fazla işin dışında olanlar bile artık biliyor.

Biz de “Malumu ilam etmiş” dedik ve fazla üzerinde durmadık.

Sonra sol mahallenin baskısıyla eskiden “komedyen” olduğu iddia edilen birinin Hakan Boyav’a cevabını görünce birkaç kelam edelim dedik.

İlyas Salman, aklınca cevap vermiş:

“Sana en azından sağcısın diye ödül vermemişler. Bana solcuyum diye yıllardır rol vermiyorlar, Hakan.”

Kusura bakma İlyas Salman, eskiden de iyi bir komedyen değildin, bu dediklerin de hiç komik değil.

Hatta bırakın komikliği mantık örgüsü bile bir facia!

“Sanat camiası” derken aklıma 90’lı yıllarda çıkan “Şu bizim dünya” isimli hiciv-güldürü kaseti geldi.

Kasette “Rocky” filminde oynamak isteyen Rıza ve Filmin yapımcısı Ferit arasında çok çarpıcı bir diyalog vardı. Rıza, boy ve kilo olarak uygun olmamasına rağmen filmde oynamak için ısrar edince Ferit, öfkeyle “Senden Rocky olmaz! Sen topalsın ulan topal! Topaldan boksör olur mu, topaldan Rocky olur mu?!” diye çıkışıyordu. Rıza’nın verdiği cevap halimizin özeti gibiydi: “Olmaz mı canım abim? Neden olmuyor? Bu dünyada yalancı düzenbazdan politikacı, muhbirden gazeteci, fahişeden sanatçı, Allahsızdan romancı, ayyaştan şair, faizciden komprador, esrarkeşten müzisyen, senin gibi sahtekardan prodüktör oluyor da benden niye Rocky olmuyor?”

İşte İlyas Salman da Rıza’nın herhalde solcu olmadığı için “Rocky olamadığı” 90’ların dünyasında “iyi bir komedyen” muamelesi görüyordu.

Dünya değişti; ama “sektördeki ideolojik yapı” değişmedi.

Ve İlyas Salman…

Herkes bilir ki, bir dönem faaliyet gösterdiğiniz sektör farklı tonlarıyla “sol koalisyonun” kontrolünde.

O zaman soru şu:

Hakan Boyav’a “solcu değil” diye ödül vermeyenler sen solcu olmana, Kemalist olmana rağmen neden sana rol vermiyorlar?

İki cevabı var.

Ya banal komedyenliğine artık “onlar” bile tahammül edemiyor ya da etrafa sataşarak üstlendiğin rolünü devam ettirmeni istiyorlar.

Ben oyumu birinci şıktan yana kullanıyorum.

CAMİLER NEDEN RAHATSIZ EDİYOR?

HDP milletvekili Hüda Kaya, Diyanet bütçesine itiraz ediyor:

“Türkiye’de Hristiyan, Yahudi, Ezidi, Süryani, Alevi, Caferi, Şafii hatta inanmayan tüm vatandaşlarımız, herkes gibi onlar da vergilerini vermektedirler.

Camiye gidenden de gitmeyenden de bu vergi zorla alınmaktadır.”

Ve şu ilginç ifadeler…

“Diyanete tahsis edilen ödenekte bütün vatandaşlarımızın hakkı vardır ama Diyanet sadece Sünni ve Hanefi geleneği üzerine bir tedrisata sahiptir.”

Önce cami meselesini konuşalım.

Doğrusu merak ediyorum, Kemalistlerin, Marksistlerin, Faşistlerin durduğu yer nasıl bir şey ki, oradan bakan camiden rahatsız oluyor.

Biri ulaşımı rezil bir hale sokar, duraklardaki yığılmaya bir çözüm aramaz; ama çıkar camilere ve cami cemaatine laf atar, biri de çıkar cami ve vergi konusunu gündeme getirir.

Bir defa camilerin hangisini Diyanet yapmış da Hüda Kaya bu lafları ediyor.

Sanırım anlaşılmadı, tekrar edeyim. Camiler halkın bağışlarıyla yapılıyor.

Eğer sorun oradaki görevlilerse memlekette milyonlarca kişi de “neden bizim vergilerimizle olimpik sporlara, konservatuvarlara, devlet tiyatrolarına ödenekler ayrılıyor” diye itiraz edebilir, öyle değil mi?

Peki ya heykellere ne demeli?

Bunlara yönelik de bir itirazınız olacak mı, Hüda Hanım?  

Bu alanda da sesinizi yükseltin de “arada bir adalet durağına da uğruyorlar” diyelim.

Dostlara dokunur, öyle değil mi?

Peki ya listeyi uzatarak insanlara cahil muamelesi yapmasına ne demeli?

Hıristiyan ve Süryani farklı dinler mi?

Caferiler, Alevi değil mi?

Şafiilik, Sünniliğin bir alt kolu değil mi?

Hepsi bir yana, camilere, imamlara bu kadar laf atarak kime yaranmaya çalışıyorsunuz?

Camilerin ve imamların olmamasının hangi kötülüğü ortadan kaldıracağını söyler misiniz? Mesela, uyuşturucu azalacak mı, küçük kız çocukları dağa götürülüp istismar edilmeyecek mi, hırsızlık, yolsuzluk, taciz vakaları bitecek mi?

Ya da şöyle sorayım:

Diyaneti, imamları, camileri referanduma sunmaya ne dersiniz?

Ama lafı dolandırmayın! Açık açık imamlar işsiz olsun, camiler kapatılsın, diyanet lağvedilsin diye halkın karşısına çıkacak mısınız?