• DOLAR 32.594
  • EURO 34.874
  • ALTIN 2505.159
  • ...

Bazı İl Baroları meclise gelen “Baroların düzenlenmesi” ile ilgili teklifi protesto için yürüyüş ve oturma eylemi yaptı.

Hükümet büyükşehirlerde “tek baro” düzeninden vazgeçilecek şekilde bir düzenleme yapıyor ki, bu kendini devlet gibi gören İstanbul ve Ankara barosunu çok öfkelendiriyor.

Ankara’ya yürüdüler.

Yürürler ve bunun anlaşılmayacak bir tarafı yok.

Engellendiler, polisle karşı karşıya geldiler; ama sonunda önleri açıldı.

Yalnız Ankara’da meclise değil de Anıtkabir’e gittiler.

Bazıları itiraz ediyor.

Öyle ya kanunların yapıldığı yer Anıtkabir değil meclis.

Çelişki gibi görünüyor; ama bu hareketin derin bir düşünsel altyapısı var.

Mevcut büyük illerin baro yönetimleri Kemalistlerin, Türk ve Kürt solunun ittifakları ile oluşuyor.

Ve çok ilginçtir ki, İstanbul Barosu 2005’ten beri “Mahmut Esat Bozkurt Hukuk ödülü” veriyor.

Evet, çok ilginç!

Önce Mahmut Esat Bozkurt ile ilgili Kazım Karabekir’in hatıralarından kısa bir bölüm alalım. Sanırım bu Bozkurt’u tanımada önemli bir bilgi olacaktır.

18 Temmuz 1923'te Ankara İstasyonundaki binada Anayasa görüşmeleri yapılmaktadır. Resmi dinin ne olacağı konusu tartışılmakta ve Tevfik Rüştü konuşmaktadır:

“Ben kanaatimi, millet kürsüsünden dahi haykırırım! Kimseden korkmam! Teşkilatı Esasiyemizde dinimiz apaçık yazılmalıdır!''

Ben söz aldım(Karabekir) ve sordum:

''Teşkilatı Esasiyede Dinimizin İslam olduğu yazılıdır, Tevfik Rüşdü Bey! Hangi kanaati haykıracaksınız.? Teşkilatı Esasiyede hangi dini yazdıracaksınız?.. Hıristiyanlığı mı?

Mahmut Esad Bey söz aldı ve sertçe cevab verdi : “Evet Hıristiyanlığı!.. Çünkü İslamlık terakkiye manidir. Bu dinle yürünemez, mahvoluruz.!.. Ve bize kimse ehemmiyet vermez!”

Keskin bir Kemalist ve Türk ırkçısı olan bu şahsın meşhur sözünü bir daha zikredelim:

“Türk, bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!”

“Atatürk ihtilali” kitabının yazarı olan Bozkurt, Kemalizm’in teorisyenlerinden sayılmaktadır.

İstanbul Barosu işte bu zihniyette bir kişi adına “Hukuk ödülü” vermektedir.

Yani…

Yani barolar Anıtkabir’e giderek asıl olanın ideoloji olduğunu, meclisin verdiği kararın bir şey ifade etmediğini anlatmak istediler.

**

Perinçek ile ülkücülerin kavgası ilginç bir hal almaya başladı.

Perinçek yer yer “Cumhur ittifakını ben yönetiyorum” anlamına gelecek laflar edince ülkücülerden çok sert açıklamalar geliyor.

MHP milletvekili Cemal Enginyurt’un söyledikleri Perinçek tarafından nasıl “kabul edilebilir” bir hale getirilip yorumlanacak, doğrusu bilemiyorum.

Doğu Perinçek ve Aydınlık Gazetesini 12 Eylül öncesinde Ülkücü katili olarak niteleyen Enginyurt, 'Türk Ordusu içerisinde Perinçek'in adamları var' iddialarına zehir zemberek bir cevap verdi:

“Şimdi bu Perinçek çıkıyor “15 Temmuz’u ben önledim" diyor. Demeyecek miyim; “ Sen kimsin lan, sen neyi önledin?" Sen topal adamın tekisin. Sen PKK sevicisisin, Abdullah Öcalan’a çiçek veren adamsın. Sen teröristlere selam duran adamsın. 15 Temmuz’u AK Parti, MHP ve 82 milyon Türk milleti engelledi. Ha bu Türk milletinin içinde kendini görüyorsan, amenna bir şey demem. Ama ben önledim, benim adamlarım önledi. Kimse bunun adamları haindir. Kim Doğu Perinçek’in adamı ise haindir. Eğer Türk Ordusu içinde Doğu Perinçek’in adamı varsa FETÖ’den daha tehlikelidir.”

Bakalım Perinçek, solculara salladığı gibi ülkücülere de cevap verecek mi?

**

CHP Parti Sözcüsü Öztrak: “Libya'ya bazı bakanların neden gittiğini anlamakta güçlük çekiyorum” demiş.

İtiraf edin siz de benim gibi Öztrak’ın bu açıklamasını anlamakta güçlük çekiyorsunuz değil mi?

Doğu Akdeniz’deki çekişmelerden, Kıbrıs’taki durumdan, kuşatılma ihtimalinden söz etmeyin, çünkü Öztrak o havada değil.

Yine de anlamaya çalışayım biraz.

Öztrak “Neden bakanların tümü değil de “bazı bakanlar gitti” demek mi istiyor?

Ya da o “bazı bakanların” daha önemli işleri vardı, neden Libya’ya gittiler, demek mi istiyor?

Yoksa…

Yoksa Öztrak “Ben anlama güçlüğü çeken biriyim, neden beni sözcü yaptınız” diye şikayet mi ediyor?

**

Hafter'in sözcüsü Mismari: UMH güçleri lağvedilsin.

UMH kim?

BM’nin “meşru hükümet” diye tanıdığı ittifak.

Hafter kim?

CIA ajanı olduğu tescilli, asi ve çete faaliyeti yürüten bir tetikçi.

O zaman bu sözün açıklaması şöyle olur:

“Dağdan gelen bağdakini kovmaya çalışıyor.”