• DOLAR 32.322
  • EURO 35.15
  • ALTIN 2292.96
  • ...

Devlet Bahçeli, grup toplantısında şunları söyledi:

Nevruz Türk`ün Bahar Bayramı`dır. Böylesi bir bayramı hain emellere alet etmek isteyenlere elbette fırsat verilmemeli, bin yıllık kardeşlik çınarını zedelemek isteyen mihrak ve karanlık heveslere göz açtırılmamalıdır.(…)

Nevruz Bayramı; bereketin, beklentinin, birlik ve dirliğin asırlarca kaynağı, milli, vicdani ve insani hasletlerin buluşma membaıdır. Nevruz, Türk kültürünün sönmeyecek varlık ateşi, silinmeyecek beka alametidir. Türk milletinin hem ata hem de ana yurdunda baharın habercisi olarak ayrıcalıklı bir yeri bulunan Nevruz Bayramı; her zaman kardeşliğin, neşenin, coşkunun, hoşgörünün alameti olagelmiştir.”

Evet, fark ettiğiniz gibi Bahçeli 21 Mart hakkında konuşuyor.

Farsça `da, Kürtçe`de, Azerice`de, Özbekçe`de farklı şekilde söylenen bir kelime.

Newroz, nowruz, noruz ya da Bahçeli`nin dediği gibi Nevruz…

Bu halkların tümünün bildiği; ama daha çok Farslar ve Kürtler arasında kutlama geleneği devam eden “Bahar bayramı”…

Ama Bahçeli, onun için “Türk`ün bahar bayramıdır” diyor.

Peki bu ne anlama geliyor?

Sanıyorum “güncelleme” dini konularla sınırlı tutulmuyor. Kültürel bir güncelleme ile de karşı karşıya kalmak üzereyiz gibi görünüyor. Yani kısa bir süre içerisinde “kart-kurt” felsefesine, hatta daha da geriye gidebiliriz.

CHP`Yİ KİM BİTİRİYOR?

CHP`de genel başkanlık kurultayından önce Ümit Kocasakal`a destek veren Yılmaz Özdil şunları yazmıştı:

“CIA'in örtülü kuruluşuna TR 705 kod numarasıyla bilgi sızdırdığı iddia edilen, Anayasa'daki vatandaşlık tanımının değiştirilmesini isteyen, PKK avukatı Sezgin Tanrıkulu mu? Ümit Kocasakal mı?

CHP'den milletvekili seçilip, milletvekili odasındaki Atatürk posterine tahammül edemeyen, tekke ve zaviyelerin yeniden açılmasını öneren, Risale-i Nur okumamızı tavsiye eden, feto'ya saygılar sunmamızı isteyen, HDP'nin güçlenmesini arzu ederiz diyen, 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelendiren, Chp milletvekiliyim ama Chp'li değilim diyen, ikinci cumhuriyetçi tipler mi… Ümit Kocasakal mı?

Melih Gökçek'ten kardeşinin şirketiyle ihale kapan, Ak Saray'ın taşeronu olduğu öne sürülen Tekin Bingöl mü? Ümit Kocasakal mı?”

Yılmaz Özdil, buraya kadar çok sayıda isim üzerinden eleştirisini getiriyor. Biz yazının ancak bir kısmını aldık buraya. Devamında söylediği bazı şeyler var ki, yenilir yutulur gibi değil.

Seçimlerde oylarımızın çalınmasından dert yanıyoruz ama, aslında… CHP kendi seçmenlerinden çalınmış bir partidir.

İşgal altında bir partidir.

Akp'yi iktidarda tutmak için organize edilmiş bir partidir.”

Peki, Özdil haksız mı?

CHP, eğer Cumhurbaşkanlığı için bir aday çıkaramayıp sağcı-milliyetçi Ekmeleddin İhsanoğlu`na destek veriyorsa, Ankara Büyükşehir adaylığı için eski MHP`li Mansur Yavaş`a umut bağlıyorsa, şimdilerde İstanbul Büyükşehir adaylığı için eski Ak Partili Abdüllatif Şener`e teklif götürmeyi düşünüyorsa…

Bu durumdaki CHP için laik-solcu-kemalist bir parti diyebilir misiniz?

O yüzden rahat bir şekilde şunu diyebiliriz:

Ne Erdoğan ne de Bahçeli, CHP`yi Kemal Kılıçdaroğlu bitiriyor.

 

NE SULANMASI, VICIK VICIK

Basına FETÖ davaları ile ilgili şaşırtıcı, dikkat çekici haberler düşüyor.

Özellikle de tahliyelerle ilgili…

Bunlardan biri de şöyleydi.

Bursa'da eski bir valinin de içinde bulunduğu FETÖ`ye yönelik bir dava var. Davada sanıklardan Mahmut Kesici, savunmasında, iş adamı ve bir mühendis olan Şakir Unutkan'ın, örgüte yakın kişilerden belirlenen, “Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulu”nda özel görevlendirildiğini, İmralı'ya giderek Abdullah Öcalan ile görüştüğünü söyledi.

Başsavcılık da mezkur kişinin “İzleme kurulunda” görevli olduğunun tespit edildiğini ve örgütün görevlisi olarak Öcalan ile görüştüğünü belirtti.

Ama şahıs serbest bırakıldı.

Milletvekili Şamil Tayyar, bu davalarda bir “borsa” oluştuğunu, parası olanın tahliye edildiğini iddia etmiş, başka bir Ak Partili vekil buna itiraz etmiş ve Tayyar`ın bu açıklamalarının FETÖ “davalarını sulandırdığını” iddia etmişti.

Bir tarafta ağır iddialar ve tahliye, öte tarafta mesnetsiz iddialar ve mağduriyetler…

O yüzden biz şöyle diyoruz.

Davalar sulanmadı, vıcık vıcık bir hal almaya başladı.