• DOLAR 34.701
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.932
  • ...
İnsanlarla muhabbet ettiğimizde genelde cümle şöyle başlar: “Dünyada böylesi sorunlar varken ülkemizde şöylesi böylesi sorunlar var.” Anahtar cümlelere baktığımızda her tarafta çeşitli sorunların olduğunu söylemek mümkün. Bu kadar sorun var da niye var? Diye düşünüldüğünde “haksızlıktan” kaynaklı olduğunu söyleriz. Mantıksal çıkarım böyleyse mantığın sonucunun şöyle olması gerekmez mi? Demek ki insanlar ya haksızlık yapıyor ya da haksızlık karşısında susuyor.  
 
Bütün insanlar hakkı haksızlığı konuşuyorsa neden kimse müdahale etmiyor? 
 
Başlıyoruz boş naralara. Konu asıl gerçeklere gelince; insanların işine, durumuna, ideolojisine bakarak, farklı yorumlar yaparak asıl gerçeklerden uzaklaşıp sonradan da şöyle söyleriz. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” Peki dilsiz şeytan kim? Bilinçaltımızda birileri itham edilir fakat kimdir birileri, belli değil. Verilerden yola çıktığımızda kendisi gibi düşünmeyen kendi ırkından olmayan insanlar. Yani dilsiz şeytan olanlar. 
Demek ki herkes herkesi bir şekilde dilsiz şeytan olarak itham ediyor. 
 
Siyasi atmosfer böyle olunca yeni bir anlayış ortaya çıkıyor, nasıl bir anlayış? “Sen de haklısın o da haklı`` peki az önce dilsiz şeytan olan insan nasıl oldu da haklı oldu? Tartışılır. Bu yaklaşımdan şöyle bir sonuç çıkarabiliriz. İnsanların insanlarla muhabbetti, yorumu, zamana göre duruma göre menfaate göre. Bu yaklaşımın yanlışlığını tarihsel açıdan ele alarak netleştirebiliriz. 

Nasıl mı?
 
Nu`man İbni Beşir (r.a)`dan şöyle rivayet edilmiştir. Nebi (sav) şöyle buyuruyorlar:
 
"Allah-u Teâlâ`nın çizmiş olduğu hududa riayet edenler ve etmeyenler, aynen bir gemideki kavme benzerler. Gemideki yerlerini kura ile paylaşmışlardır. Bir kısmı güverteye, bir kısmı da alt kata yerleşmiştir. Alt katta bulunanlar, su almak istedikleri zaman, güvertede bulunanları rahatsız ediyorlardı. Kendilerince şöyle düşündüler:
 
‘Hissemize düşen yerden, bir delik açsak da üstümüzdekileri rahatsız etmesek nasıl olur acaba?` Şimdi, güvertede bulunanlar, bunları arzularıyla baş başa bırakacak olursa, hepsi helak olur giderler. Şayet onların ellerini tutarlarsa hem kendileri hem de onlar, birlikte kurtulurlar.”(Buhari; Tirmizi) 

Demek mesele sen ben meselesi değil. Mesele, birbirimizin elini tutma meselesi
 
Neden? Birbirimizin elini tutma vakti. Geçen gün bazı eğitimciler medrese Hocasına soruyorlar Hocam siz de eğitim nasıl? Hocamız diyor ki biz de eğitimi tam oturtamadık.

Bu iki eğitim anlayışından anlıyoruz  ki her iki eğitim sisteminin birbirine ihtiyacı var. Yıllarca birbirine yardımcı olması gereken kurumların birinin çağdaş, diğerinin çağdışı tanımlanması böylesi sonuçları doğurmuştur.
 
Türkçe 40 soruda 16,179 ortalama, 
Sosyal Bilimler 20 soruda 6,003 ortalama,
Temel Matematik 40 soruda 5,642 ortalama,
Fen Bilimleri 20 soruda 2,828 ortalama.
Türk Dili ve Edebiyatı 24 soruda 4,743 ortalama,
Tarih-1 10 soruda 1,617 ortalama, 
Coğrafya-1 6 soruda 2,271 ortalama, 
Tarih-2 11 soruda 1,465 ortalama, 
Coğrafya-2 11 soruda 2,856 ortalama,
Felsefe grubu testinde 12 soruda 2,017 ortalama,
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi veya ek Felsefe grubu testinde 6 soruda ortalama 2,098,• Matematik 40 soruda ortalama 3,923,
Fizik 14 soruda 0,467 ortalama, 
Kimya 13 soruda 1,109 ortalama, 
Biyoloji 13 soruda 1,669 ortalama
Bu anlayışla ilim Çin`de değil  kapımızın önünde de olsa sonuçlar farklı olmaz.
 
Selam ve dua ile…
 

Yazarın Diğer Yazıları