• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.89
  • ...

İslami Direniş Hareketi’nin 7 Ekim’de gerçekleştirdiği Aksa Tufanı Operasyonu, işgalci terör rejiminde atlatılması zor travmalara neden olurken, İslam Dünyasında, ümmetin tüm bileşenlerinde de bir özgüven oluşmasına neden oldu.

Dünyanın en büyük silah gücüne sahip ve yıllardır hiçbir hukuk ve kural tanımadan cinayetler işleyen terörist yapılanmanın büyük silah gücünün de, gözlerde haddinden fazla büyütülen istihbaratının da inanmış, çalışmış küçük bir grup tarafından birkaç saat içinde darmadağın edilebileceğine herkes şahitlik etti. Çok kıt teknolojik imkanlar, sıfır hava gücü ve zırhlı mekanize araçlardan yoksun olmasına rağmen, İslami Direniş güçleri, işgal altındaki topraklarda neredeyse 40 kilometre ilerleyebildi, operasyonlar yaptı ve geri döndü.

Bu operasyonun elbette askeri stratejik zeka ile alakası vardır; ama eğitim ve hazırlık aşamalarını göz önünde bulundurduğumuzda meselenin yönetim, koordinasyon ve istihbaratla da ciddi bir ilgisinin olduğunu fark ederiz.

HAMAS’ın Gazze’de oluşturduğu yönetim modeli ve kapsayıcı siyasi tutum, İslam dünyasına örnek teşkil edecek niteliktedir. Nitekim bu örnekliğin zihinlerde oluşturduğu çağrışımlar özellikle “Arap sokağında” işbirlikçi ve zelil yönetim modellerine yönelik sorgulamaları beraberinde getirmiş ve bu rejimler açısından zihinsel faaliyetin eyleme dönüşme tehlikesi belirmiştir.

Arap ulusalcı çevrelerde HAMAS’ı Batı’nın belirlediği “Terör parantezine” alarak örnek olmaktan çıkarma çabası ciddi biçimde görünmektedir. Bununla beraber HAMAS’ı Kassam’dan ibaret sayarak sadece “direniş” yönü olduğunu iddia eden “ulusalcı” analizlere de rastlamak mümkündür.

Bunlardan birinden söz edeceğiz.

Amr el-Şobaki, Mısırlı eski parlamenterdir. Şarku’l Awsat’ta yayınlanan yazısında zikrettiğimiz konu üzerinde duruyor.

 “HAMAS’ın başarısı ya da kararlılık meselesi sadece direniş yönüyle, üyelerinin cesaretiyle ve güçlü ideolojik inançlarıyla ilgilidir. HAMAS’ın yaptıklarının yönetim, idare ve kalkınmadaki başarıyla hiçbir ilgisi yoktur.”

Şobaki, İslami Direniş Hareketini “Sadece direniş yönü olan bir hareket” diye küçültürken farkında mıdır bilmem; ama cesaret ve inanç açısından övüyor. Batılı değer yargılarıyla kirlenmemiş her Müslüman zihin, İslam tarihi içerinde Müslümanların zaferlerinin neredeyse tümünün cesaret, strateji ve güçlü inançtan kaynaklandığını bilir.

Şobaki devam ediyor:

“Gazze Şeridi'nin yönetiminde HAMAS modelini teşvik etmek mümkün değildir. Çünkü HAMAS, işgalin varlığına bağlı bir direniş modelidir. HAMAS’ın yıkılması durumunda, gelecekte kurulabilecek Filistin devleti yönetimi için başarılı bir yönetim modeli sunabileceğine dair hiçbir belirti yok.”

Gazze’deki yönetimi değerlendirirken, ablukayı, hiç kesilmeyen tehdidi, suikastları, her birkaç yılda bir gerçekleşen yıkıcı Siyonist saldırıları hesaba katmazsanız adil bir yaklaşım içerisinde olduğunuzu iddia edemezsiniz.

Ya da biz Şobaki’ye soralım: “Arap dünyası içerisinde uzun zamandır savaş gibi bir tehditle karşılaşmamış olmasına rağmen, yönetimde adalet, halkın refahı ve iyi bir yönetim modeli örneği gösteren bir tane rejim gösterebilir misin?”

HAMAS, içinde bulunduğu zor duruma rağmen Gazze’de asayişi sağlamış, iyi bir eğitim ortamına zemin hazırlamış, kısıtlı imkanlara rağmen askeri alanlarda üretimler gerçekleştirmiş ve koca Arap devletlerinin korkudan yan bakamadığı Siyonist terör rejimine karşı şerefli bir direniş ortaya koymuştur.

Diktatörleri, halk sefalet içerisinde iken debdebe içinde yaşayanları, emperyalistlere boyun bükenleri görmeyen Şobaki, HAMAS üzerinden İslam Dünyası okumaları da yapmaya kalkışıyor:

 “HAMAS, siyasal İslamcı akımları canlandıramayacaktır. Çünkü HAMAS’ın göz önündeki yönleri Arap dünyasında ihtiyaç duyulan şeyler değildir.”

Yanılıyorsun Şobaki!

HAMAS sadece İslam dünyasına değil, dünyanın tüm özgür halklarına ilham kaynağı oldu ve küresel emperyalist projelere darbe vurdu. Siyonist kudurdu ve kudurdukça 80 yıldır özenle oluşturduğu “mağdur Yahudi” imajı yerle bir oldu. Siyonist teröristler “soykırım” suçuyla yargılanıyor. Bu, “başarı kapısının” aralanmasıdır ve önümüzdeki süreçte yeni bir dirilişin işaretlerini taşımaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları