• DOLAR 32.596
  • EURO 34.803
  • ALTIN 2493.199
  • ...

Amerikan destekli darbelerin siyasi olduğu kadar ekonomik yönlerinin olduğu biliniyor.

Gündeme gelen bir haber konuyu bir daha düşünmemize sebep oldu.

Bolivya'da meydana gelen ve Evo Norales’in ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanan darbede ABD'nin parmağı olduğu konusunda kimsenin şüphesi yok. Bir itiraf olayın net bir şekilde ortaya çıkmasını sağladı. Endüstriyel tasarımlar konusunda dünyaca tanınan işadamı Elon Musk, Twitter'da bir kullanıcının ABD hükümetinin ‘kendisi lityum alabilsin diye’ Bolivya'da darbe düzenlediğini iddia etmesi üzerine "Kime istiyorsak darbe yaparız" mesajını paylaştı.

Bolivya, zengin “Lityum madenlerine” sahipti ve Musk’ın elektrikli araçlardaki piller için buna ihtiyacı vardı.

Noam Chomsky, “Umutlar ve Olasılıklar” isimli kitabında Bolivya’da yaşanan darbeden çok önce Amerikan müdahaleciliğine karşı Evo Morales’in şikayetini şöyle aktarıyor:

“Bize artık komünist diyemediklerinde düzen bozucu, uyuşturucu taciri dediler. 11 Eylül’den sonra ise onların gözünde terörist olduk.” Morales’in görüşüne göre, Latin Amerika’daki şiddetin baş sorumlusu Amerikalıların uyuşturucu tüketimi. ABD, sözde uyuşturucu üretimini engellemek istiyor. Fakat Güney Amerika Uluslar Birliği, UNASUR ABD’ye uyuşturucu tüketimini önlemek için birlikler göndermeye kalksa, Amerikan hükümeti buna izin verir miydi acaba?...”

Amerika, Bolivya’dan önce zengin petrol yataklarına sahip olan Venezuela ile uğraşmaya başlamıştı. Ama Venezuela’nın şartları farklıydı. Son yıllarda Amerika’ya yakın olan subayların tasfiye edilmesi, bununla birlikte “silahlı Bolivarcı milisler”in varlığı Amerika’nın hamlelerinin çoğunun boşa gitmesine neden oldu. 

Amerika’nın bu tip durumlarda sadece ideolojik saiklerle hareket etmediği de bir gerçek. Bazen bir ırkçıyı, bazen bir liberali bazen de bir solcuyu destekleyebilir. Öyle olmazsa Ortadoğu’nun hiçbir hukuk ve insan hakkı kriterini tanımayan monarşilerine destek veren Amerika’nın “kendisiyle çalışmayı kabul etmeyen” ya da daha açık ifadeyle “kendisine teslim olmayan” ülkelere “demokrasi götürmek” adına yağdırdığı bombaların izahı yapılabilir mi?

Hatta Chomsky, “insan hakları ihlalleri” ve Amerikan yardımı” arasında bir doğru orantı bulunduğunu da bir örnekle anlatıyor:

“Güney Amerika’da Amerikan ordusunun hoş karşılandığı nadir yerlerden biri olan Kolombiya’da 7 askeri üssü kullanma izni için gizli bir anlaşma yapıldı. Bunun resmi nedeni uyuşturucu trafiğini ve terörizmi engellemek olarak gösteriliyor ancak asıl nedenin ABD’nin Kolombiya’yı bölgedeki Pentagon operasyonları için bir merkez olarak kullanma fikri. Kolombiya’nın buna karşılık Amerikan askeri mühimmatından yararlanma hakkına sahip olacağını bildiren raporlar mevcut. Zaten israil ve Mısır’ın dışında Kolombiya da ayrıcalıklı biçimde Amerika’dan askeri yardım alıyor. Kolombiya aynı zamanda 1980’den beri bölgede insan hakları açısından en kötü sicile sahip. Amerikan yardımı ve insan hakları ihlali arasındaki ilişki uzun zamandır akademik araştırmalarla ispatlanmış durumda.” (Umutlar ve Olasılıklar)

Irak’ta Saddam’a “Kimyasal silahlar” kullandığında bile destek olmaktan çekinmeyen Amerika, çıkarları zedelenmeye başlayınca operasyon başlattı.

Aslında mesele sadece bölge petrollerinin kontrol edilmesi de değildi. Evet, Irak petrollerine uzun yıllar boyunca ipotek koyacak şekilde anlaşmalar yapılmıştı; ama bunun dünyayı sömürmesine rağmen doymayan Amerika için yeterli olmadığı ortadaydı.

Dönemin Amerikan başkanı George Bush’un, “Irak'ın petrol gelirleri, savaştan önce düşündüğümüz kadar yüksek değilmiş” sözünü aslında en üst düzeyden işgalin ekonomik hedefini ortaya koyan bir itiraf olarak da değerlendirebiliriz.

İşgalin bir de siyasi hedefleri vardı tabii.

Uzun yıllar Amerikan Ortadoğu Merkez Komutanlığı (CENTKOM) görevini yürüten General John Abizaid, 2007’de yaptığı bir konuşmada “Gelecek 25-50 yıl Amerikan ordusunun eve dönebileceğini farz edemeyeceklerini, bölgedeki stratejik durum nedeniyle bunun mümkün görünmediğini” söylemişti. Abizaid, “Sünni ve Şii radikalizmi, Arap-İsrail çatışmasının artışı ve dünya ekonomisinin Ortadoğu petrolüne bağımlılığı, Amerikalıları uzun süre Ortadoğu'da tutacak” ifadesini kullanmıştı.

Abizaid’in sözleri önemli.

15 Temmuz darbe girişimini, Suriye iç savaşında Amerikan etkisiyle değişen dengeleri ve Libya’da Hafter’in etrafındaki “benzemezler ittifakını” Abizaid’in sözleri çerçevesinde değerlendirmek olayları anlama konusunda faydalı olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları