• DOLAR 32.345
  • EURO 35.12
  • ALTIN 2307.127
  • ...

Amerikan siyaseti dengesini kaybetmiş gibi duruyor.

Küresel siyasetin uygulanabilmesi için birçok ülkede devşirilmiş kişi ve kurumlarla kamuoylarını etkileme, gerektiğinde mobilize etme imkanına sahip olan Amerikan siyaseti, küreselciler ve çatışmacıların farklı hedefler belirlemesinden dolayı kararlı bir tutum sergileyemiyor.

Alanda iyice zorlanan küreselciler geri plana çekilip daha stratejik hamleler yapabilmek için fırsat kollamaya başladılar.

Bu arada içerde ve dışarda tepkilerle karşılaşsa da Trump`ın mevcut tavrından dolayı dünyanın farklı yerlerinden dostlar edindiğini de göz ardı etmemek lazım.

Avrupa`da özellikle AB ile uyumsuz bir görüntü veren Polonya ve Macaristan`ın, Bolsonaro ile faşist bir politikaya yönelen Brezilya`nın Trump`ın Amerika`sı ile arası iyi görünüyor.

Trump ile Netanyahu arasındaki uyumdan ise söz etmeye gerek yok sanırım. Nitekim ikisi de küreselci Soros`a karşı cephe aldı ve birçok bölgeden çekilmesine neden oldular.

Trump ve Netanyahu, İran`a karşı daha sert politikalar uygulanması konusunda da hemfikir.

Türkiye konusunda oturaklı bir siyaset yok.

Obama döneminin Suriye politikasından oldukça rahatsız olan Türkiye, bazılarına blöf gibi gelen Rusya, Çin, Şangay Beşlisi gibi seçenekleri dile getirmişti. Astana görüşmeleri Amerika`nın denklem dışında bırakıldığı önemli bir süreçti.

Dünya, Trump ile birlikte Amerika`dan belki de ilk defa “Her kafadan ayrı ses çıkıyor” görüntüsüne şahit oldu. Dışişleri, Pentagon, CIA ve Ulusal Güvenlik ile ilgili kurumlar Beyaz Saray ile aynı söylemde görünebilmek için büyük çaba harcadılar. Ama çok başlılık tüm makyajlamalara rağmen yürümedi ve tasfiyeler başladı. Dışişleri, Savunma ve Adalet bakanları ile birlikte çok sayıda üst düzey askeri ve sivil bürokrat görevden alındı.

Suriye alanında da Beyaz Saray ve Pentagon arasındaki görüş ayrılıkları kimi tasfiyelere neden oldu.

Trump`ın “Suriye`den çekileceğiz” açıklaması iki kesimi ciddi biçimde rahatsız etti. Bunlar İsrail ve PKK idi. İsrail, istediği verilmeyen haylaz çocuk rollerinde iken, Pompeo “Güvenliğinizi garanti ediyoruz” mesajları verdi. PKK-PYD ise ilk iş olarak Moskova ve Şam`a heyetler gönderdi, anlaşmaya hazır olduğunu belirtti. Medyada birçok konuda anlaşmaya varıldığına dair bilgiler yer buldu.

Tam da o sırada bir aktör daha devreye girmeye hazır olduğunu söyledi: Fransa…

Fransa`nın önemi Macron ile beraber Avrupa`da küreselcileri temsil eden en büyük güç durumunda olmasıydı. Fransa`nın Amerika tarafından boşaltılması muhtemel yerlere yerleşmesi Türkiye`yi rahatsız edecekti; ama kısa vadede BAAS, Rusya ve İran bundan memnun olabilirdi.

İsrail`in tepkileri, Demokratların hükümetin kapatılmasına kadar varan Trump`ı işlevsizleştirme çabaları, YPG`nin “satışa karşı satış” siyaseti bir kez daha Trump`ın dengesini bozdu. YPG`nin zarar görmesi durumunda “Türkiye`yi mahvedeceğini” yazdı sosyal medyada.

Amerikan medyasına göre mesele sadece YPG de değil.

Foreign Policy`de Steven A. Cook “Türkiye Işid`e karşı savaşta yalan söylüyor” (Turkey Is Lying About Fighting ISIS) başlıklı yazıda Amerikan devletinin eski politikasını devam ettirmesi gerektiğini söylüyor, Trump`ın Erdoğan`a kanmaması gerektiğini ima ediyor. Cook, Türkiye`nin amacının DEAŞ ile mücadele olmadığını, terörist olarak gördüğü YPG`yi hedef alacağını söylerken meseleyi İran konusuna getiriyor. İran konusunda da Türkiye`ye güvenilemeyeceğini söyleyen Cook, ambargo döneminde Türkiye`nin ticari ilişkilerinin devam ettiğini, Cevad Zarif ve Mevlüt Çavuşoğlu`nun Doha`da gülümseyerek verdikleri fotoğrafın durumu izah ettiğini iddia ediyor.

Londra merkezli ve büyük oranda manipülasyon amaçlı Middle East Eye adlı sitenin iddiasına göre Amerika, israil ve körfez için “yeni düşman” da belirlenmiş. Siteye göre MOSSAD şefi ve Körfez ülkeleri istihbarat şefleri arasında yapılan gizli toplantıda Yossi Cohen “İran`ın gücü kırılgan, gerçek tehdit Türkiye`den geliyor” demiş.

Çin, Kuzey Kore ve İran`ı düşman kategorisinde değerlendiren Trump, bunlara Türkiye`yi de ekleyecek mi, yoksa yine “beklenmeyen” bir hamlede mi bulunacak?

Sanırım artık “yeni duruma” kimse şaşırmayacak.

 

Yazarın Diğer Yazıları