• DOLAR 32.342
  • EURO 35.146
  • ALTIN 2311.305
  • ...
SON DAKİKA

Her açıdan ilginç bir seçime doğru gidiyoruz.

Seçim “Yerel”; ama oluşturulan hava yine bir ölüm kalım havasını solumamıza neden oluyor.

Aşırı sağ, merkez sağ, muhafazakar demokrat, ulusalcı, ulusalcı sol, aşırı sol, Kürt solu, Türk solu, dindar, İslamcı…

İsimler berrak; ama duruşlar sisli bir hava oluşmasına neden oluyor.

Bir de seçim tarihi meselesi var.

31 Mart farklı çağrışımlara neden oluyor.

Tarihte meşhur “31 Mart vakası” vardı, biliyorsunuz.

Kimilerine göre bir isyan, kimilerine göre bir komplo, kimilerine göre ise bir hak talebi eylemi…

Ve 31 Marttan bir gün sonrası…

Sonuçlar “1 Nisan şakası” olarak mı algılanır yoksa bir kâbus mu, nasip olursa göreceğiz.

Bu arada yerel seçimler için partilere rekor sayıda başvuru yapıldığı söyleniyor.

Adaylık başvurularında yüksek ücretler istenmesine ve bazı partiler açısından kazanma ihtimali çok düşük olmasına rağmen çok sayıda başvuru…

Seçim “Yerel yönetimler seçimi”; ama özü itibariyle “hizmete talip olma” olarak anlaşılmalıdır.

Halka, şehre, geleceğe hizmet amacı taşıyan belediyecilik, normal şartlarda çok çalışmayı, birikimi ve fedakârlığı gerektiren bir iştir.

Normalde dünyevi ve uhrevi anlamda büyük sorumluluk gerektiren bir göreve talip olmamak, mecbur kalma durumunda ise görevi iyi bir şekilde yerine getirmek gerekir; ama eğer ortada “göreve talip olma” varsa o zaman şu vasıflara sahip olmak elzemdir.

 Güvenilir olmak, korumak ve bilmek…

Göreve talip olan Hz. Yusuf şunları söylemişti:

“Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben çok iyi korurum ve bu işi bilirim” (Yusuf/55)

Emindi, vefalıydı, istikrarlıydı.

Kötüler ve kötülükler karşısında sağlam durabiliyor, yan çizmiyor, geri adım atmıyordu.

"Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir…” (Yusuf/33)

Peki ya şimdi?...

Göreve talip olanlar yani adaylık başvurusunda bulunanlar Yusuf aleyhisselam gibi “hafiyzun aliym” olduklarını mı iddia ediyorlar?

Gerçekten de amaçları şehirleri, beldeleri yaşanabilir bir hale getirmek, gelmesi muhtemel bir kriz ya da kıtlık durumunda hakça bir yönetim ve adil bir paylaşım yapmak mıdır? Yoksa siyasi bir yatırım yapıp sonradan rant elde etme amaçlı mıdır bu adaylıklar?

Doğrusu kimsenin kalbini açıp bakmadık, içindekini bilmiyoruz, o yüzden de niyet okuyuculuğuna kalkışmak gibi bir niyetimiz yoktur.

Yapabileceğimiz şey sadece uyarı ve hatırlatmadır.

Yusufların zindanda tutulduğu bir dönemde, ahlaki yozlaşmanın artması, toplumu ayakta tutan ailenin çatırdaması beklenen gelişmelerdir.

“Yargı altın çağını yaşıyor” diyen ulusalcılar ile “Yargıya güven arttı” diyen muhafazakarların adaletin kine kurban edildiği bir noktada buluşmaları gibi acı bir gerçekle yüz yüzeyiz maalesef.

Evet, “Dünya ahiretin tarlasıdır.”

Ne ekerseniz onu biçeceksiniz, başka şeyi değil.

Yolsuzluğun, rüşvetin, adam kayırmanın oldukça yaygınlaştığı böyle bir dönemde, emin olarak, emin kalarak “Halka hizmet Hakka hizmettir” düsturunu esas alan konjonktürel değil “Gerçek adaleti” uygulamak isteyen ve bu niyetle yola çıkanların yolu açık olsun.

 

Yazarın Diğer Yazıları