• DOLAR 32.425
  • EURO 35.098
  • ALTIN 2322.77
  • ...

Hepimizin bildiği gibi 8 Mart, dünya kadınlar günü olarak kutlanıyor. Bu günün anlam ve önemine binaen her yıl sadece çevre kirliliğine yol açan birçok afişler asılıyor, konuşmalar ve açıklamalar yapılıyor.

Müslüman kadınlar olarak; söz edilen kadın haklarını inandırıcı bulmayarak söylenenleri acı bir tebessüm ile seyrediyoruz. İddia ediyoruz ki; çağdaşlık, yenilik, hak, hukuk ve laiklik adına sarf edilen bu sözler, kadınlara yönelik aldatıcı sözlerdir.

Bu sözler, özellikle Müslüman kadınların zihnini bulandırmak, vaad edilen hakların çekiciliğine kapılıp icabet etmesi ve dini duyguların zayıflaması içindir. Hangi düzen veya sistem olursa olsun, kadınlarımıza her zaman özgürlük ve kadın hakları gibi vaatlerle bulunmuşsa onları yuvalarından kapıp bataklığa ve sapkınlığa itmeden öte bir anlam ifade etmemiştir.

Günümüzde de çağdaş sistemlerin düzenlemiş olduğu cezbedici yalancı özgürlükler ne yazık ki;  birçok genç kızımızın gafletine ve aldatılmasına sebeb olmuştur.

Bunun en açık örneği güneydoğudaki kadınlarımızdır. Önce medya, bölgedeki töre cinayetlerini bahane ederek muhafazakar ailelerin genç kızlarını, davranışlarını ve tutumlarını sorguladı/aşağıladı. Sonra onlara ailelerine karşı baş kaldırmaları empoze edildi. Bölge kadının ezilmişliğinden söz edilerek İslam`a kinler kusuldu. Töre ve İslam karıştırılarak kadınların   hak ve hukuktan mahrum oldukları iddia edildi. Bu sihirli sözcüklere birçok kadın aldandı. Evden kaçan kadınlar ve genç kızlar vaad edilen hayatın sadece bir hayal ürünü olduğunu gördükten sonra evlerine döndüler. Halbuki İslam`a karşı yapılan tüm bunlar  İslam`ın değil, kendilerinin birer ürünüydü.

Yine medya, yetkililere seslenerek bu kadınların devlet güvencesi ve koruması altına alınması gerektiğini dile getirdi. Kadınlara özgürlük, eşitlik, hürriyet... bunları inandırıcı bulmak mümkün değil.

Yakın tarihteki üniversitelerin ikna odalarını ve genç kızlarımızın başörtülerine uzanan elleri unutmak mümkün mü? Tarihte hiçbir medeniyette kadınların eğitim hakkı bu denli gasp edilmemiştir.

Okuma ve yazma kurslarına giden inaçlı ve örtülü kızlarımızın varlığına tahammül edemeyen ve onları rencide etmek için ‘şarkı, türkü, dans gibi sosyal faaliyetlere katılmazsanız sizleri kursa almayız` diyen zihniyet; kadınlarımıza acaba ne tür haklar vaad edebiliyor? Kadınlar olarak şunu unutmayalım ki; İslam`ın kadına verdiği hak ve hukuku İslam`dan önce ve sonra hiçbir düzen, medeniyet ve uygarlık vermemiştir. Çağımızdaki batı ve doğu medeniyeti kadına çağdaşlık, gelişmişlik, ilerlemişlik vaad ederek kadının zelillik ve hakirliliğini artırdı. Ona verilen hürriyetten maksat, örtüden bedeninin soyulmuş olarak caddelerde yürümesini dile getirdi.

O hürriyet ki ona zina, içki içmek, uyuşturucu kullanmak, evi terk etmek, annelik gibi bir duygudan mahrum etmek, yalnızlığa terk etmek yakışır.

Birkaç ay önce uyuşturucu bağımlılığından otel odasında ölü bulunan ünlü şarkıcıyı hatırlayın, hak vereceksiniz. Öyle bir özgürlük ve hürriyet ki,  onu en zor şartlarda çalışmaya mecbur edip öldürdü. Anneye annelik ve eşlik yükünden başka, çalışıp kazanma yükünü ekledi. Bu eşitlik, batı kadınını yorgun düşürdü.

Bazı işler erkeklere hastır. Bazıları da kadınlara... İslam ise kadını çalışıp kazanmaktan muaf tuttu. Erkeğe ailesine barınak, yiyecek, ihtiyaçlarını kazanma yükünü yükledi. Kadına da annelik ve eşlik vazifesi verdi. Onun saygınlığını, şeref ve haysiyetini, vakarını koruyarak şu sözleri sarf etti: “Cennet annelerin ayakları altındadır.”

 

Yazarın Diğer Yazıları