• DOLAR 32.571
  • EURO 35.048
  • ALTIN 2426.57
  • ...

TV kanalları çevrilirken gözlerim alttaki yazıya takılmıştı. Bir spor programıydı ve röportaj yaptıkları şahıs şöyle bir söz sarf etmiş, onlar da bunu etkileyici bulmuşlar ki alt köşeye yazmışlardı. Diyordu ki: “Bizim hayatımız futbola endeksli.”
Subhanallah! Donup kalmamak, hayret edip üzülmemek elde değil… Koca bir ömrü futbola adamak, futbolla yaşamak ve emaneten verilen ömür sermayesini sadece bir oyuna hasretmek ne demek?

Rabbimiz ne güzel buyuruyor: “Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir.” (Enam 32)

Hakikaten eğer oyun ve eğlence istersek bu dünyada bunu bulmak çok kolaydır.

Mesela bayanlar günlerinin büyük bir bölümünü dantel – elişi yaparak geçirebilir, ahlaksız dizilerle zaman öldürebilir, altın günleri ve ya Allah`ın isminin anılmadığı ortamlarda gırgır, şamata, müstehcen espiriler ve dedikodu yaparak nefis tatminliği mesaisi yapabilirler.

Erkekler de, Allah`ın kendisine ibadet ve kulluk için yarattığı bedenini ve tüm enerjilerini bir topun peşinde koşmak ve akıllara durgunluk verecek kadar anlamsız spor programlarını izlemekle; hatta bunun için kavga edip kardeşini kırmakla geçirebilirler.

Lakin “hiçbir malın ve evladın fayda vermeyeceği o günde” (Şuara: 88) “Ne kadar kaldın?” sorusuna “Bir gün veya daha az” cevabını verecekleri zaman halleri nice olacak!

“O gün cehennem getirildiğinde, işte o gün insanın aklı başına gelir, ama bunun ona ne yararı olur? Keşke bu yaşamım için önceden bir şeyler yapsaydım, der.” (Fecr: 23- 24)

Evet, bunlar Rahman ve Adil olan Rabbimizin kelamıdır…

Düşünün bir gemiyle yolculuk yapacaksınız. Size bu gemide bir sorun olduğunu veya denizin dalgalı olduğunu söyleyip büyük bir tehlikeden haber veriyorlar. Umrunuzda olmadan tedbirsiz ve boş vererek gemiye biniyorsunuz. İçinde sınırsız eğlence, rahat ve konfor var. Bir müddet bu eğlenceden faydalanıyorsunuz. Fakat olan oluyor ve bir sarsıntı başlıyor. Geri dönüş yok, feryatların faydası yok. Önünüzde boğularak ölmekten başka bir yol kalmamış. İşte o zaman keşke`lerin anlamı yok…

Bu misalden farklı olarak biz insanlar Rabbimiz tarafından defalarca uyarılıyoruz. Peygamberler geliyor “Bir olan Rabbinize dönün” diyorlar, oralı olmuyoruz. Kitaplar gönderiliyor hakikatin yüzünü açmak için, yine de görmüyoruz. Allah`ın yarattığı canlı-cansız her varlıkta sayısız dersler çıkarmak mümkün, ama akletmiyoruz.

Çünkü futbolizm tutkunlarının yaptığı gibi yapmıyoruz. Müslümanlar olarak hayatımız sıfatlandığımız isme uygun değil. Çünkü enerjimizin sadece küçük bir bölümünü İslam`a endekslemişiz. Bu bölüm de beş vakit namaz ve depolanıp bize bir sene yeteceğini düşündüğümüz Ramazan ayından ibaret…
Hâlbuki bu tür ibadetler bizi en güzeline ulaştırmak ya da tabiri caizse ısındırmak, hazırlamak için vesile ve temeldir.
Bu küçük zaman dilimi de bizlere ölümü ve azık toplamamız için acele etmemiz gerektiğini, İslam`ı hayatımıza hâkim kılmamız gerektiğini hatırlatmaya yetmiyor.

Çevrenizde hiç futbol aşığı yoksa lütfe biraz göz gezdirin. Hatta gerekirse spor programları ve maçları izleyin. Hayatını bir oyun ve eğlenceye endeksleyenlerin içler acısı halini görün ve kendinize dönüp bir bakın…

Onların hali içler acısı iken, ahirete endekslediğimiz hayatımızın bizleri ne derece aziz edeceğini görün ve ibret alın…
Bir de Mısır`a bakın… Hayatını “iman ve cihada” endeksleyen insanların meydanlardaki duruşuna bakın… Hasan el Benna`ya, Seyyid Kutub`a, tekerlekli sandalyesiyle Şeyh Ahmet Yasin`e bakın… Hayat nasıl yaşanır ve sonra nasıl diri kalınır, görün…

“Zaman ne çabuk geçiyor” diye mırıldanırken samimiyetimizi test edelim. Bunu dillendirmekle yetinmeyelim. “İşlerimiz zamanımızdan çoktur” gerçeğini kendimize düstur edinelim.
İslami yaşam bize zor gelmesin ki değildir. Mesela bir sevdiğimize tebessüm ederek hem Rabbimizi razı etmenin hem de mutlu olmanın yolunu bulabiliriz. Bu yolu bulduktan sonra adım adım bizi bekleyen güzelliklere şahid olacağız.

Yeter ki hayatımızı endekslediğimiz İslam`a karşı dürüst ve samimi olalım…

Hacer Sâra TOPRAK