• DOLAR 32.342
  • EURO 35.128
  • ALTIN 2238.842
  • ...

Macaristanlı bir Yahudi olan Theodorl Herzl, 1897'de Basel'de topladığı Birinci Siyonist Kongre ile birlikte Siyonizmi politikleştirmenin temellerini israil devleti kurulmadan 51 yıl önce atmıştı. Kongre, Filistin'de Yahudiler için kamu hukukuyla güvence altına alınmış bir "ulusal yurt" kurmaya karar verdi. Bu karar gelecekte kurulması planlanan Siyonist devletin ayak seslerinin işaretiydi. Son Osmanlı ordusu Filistin'de İngilizlere karşı yenilince Osmanlı Devleti'nin bir eyaleti olan Filistin düştü. Filistin ve Kudüs düşünce ümmet düştü, ümmet düşünce de Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa ve birçok İslam beldesi düştü.  Bugün Kudüs, Mescid-i Aksa ve Gazze'nin yeniden ayağa kalkması haliyle ümmetin silkinip ayağa kalkmasına bağlıdır. 

Tarihsel süreç içerisinde İngilizlerin eliyle Filistin toprakları üzerinde kurulan israil, Ümmetin bağrına zehirli bir hançer gibi saplanmıştı. 1948'lerde bağrımıza saplanan bu zehirli hançer Filistinli mazlumların canını almaya devam edip 2 Milyar İslam Ümmetinin dağınıklığından cesaret alarak ümmete meydan okumaktadır. Siyonist çete Filistin toprakları üzerinde amacına ulaşmak için gerçek bir devlet terörüne başvurmuştur. Siyonist çete, Filistin halkını karadan, havadan ve denizden kuşatıp onlara adeta bir mezar hazırlayarak ölüme mahkûm etmiş bulunmaktadır. 

Bu katliamların en çarpıcı örneği Deir Yasin'dir. 9 Nisan 1948'de Oradour  kasabasında yaşayan 245 Filistinli, Naziler ve Hitlere yaraşır bir metotla kadın, erkek, çocuk, ihtiyar demeden Menahem Begin'in başında bulunduğu "ırgun" kıtaları tarafından son ferdine kadar katledilmişti. Katil Begin, İsyan: Irgun'un Tarihi adlı kitabında; "Eğer Deir Yasin "zaferi" olmasaydı israil Devleti de olmazdı" diyor. 

İsrailin Filistin topraklarını işgal edip sergilediği vahşet karşısında en küçük tepkiyi dahi göstermeyen Arap rejimleri,(Katar Devleti hariç) geçmişte yaptıkları gibi bugün de başlarını kuma gömüp üç maymunları oynamaya devam ediyorlar. Çok değil, daha dün halklarının üzerine tankları sürüp aslan kesilen favori diktatör rejimler, altı gün süren Arap-israil savaşında da Siyonistler karşısında hezimete uğrayıp kuyruklarının üzerine oturmuşlardı.   

Sicili işlediği cinayetlerle kirli Siyonist devlet toprağa doymuyor. Topraklarını Nil'den Nehir'e genişletme hayalinden asla vazgeçmiş değildir. Siyonizm için önemli olan eski halkı yerli el emeği kullanan geleneksel türde bir sömürge yaratmaktan ziyade, dışarıdan gelenlerin yerlilere efendilik edeceği bir sömürge alanı ortaya çıkarmaktır. Korkak ve kaçak güreşen hain bir millettirler. Bu toprakların insanı değildirler. Siyonistler Avrupalıdır. Avrupa Yahudileri ile eski İbrani kabileleri arasında da kesinlikle hiçbir biyolojik ve antropolojik bağ yoktur.      

2018'de israil meclisi, tartışmalara neden olan "Yahudi ulus devlet" yasasını kabul etti. Yasayla israil devleti, "Tüm dünya Yahudilerinin temsilcisi etnik-dini bir devleti" olarak tanımlandı. Yahudi yerleşimlerinin inşasına devam edilmesi de "ulusal bir çıkar" olarak tanımlandı. İsrail, meclisinden geçirdiği yasayla dünyadaki tüm Yahudilerin vatanı olduğunu ilan etti. Oysa Siyonistlerin bu toprakların asıl sahibi olmadığını biraz önce zikrettim. Yahudi Diasporasının baskısıyla dünyanın değişik bölgelerinden Filistin'e göçe zorlanan Yahudilere gasıp israil, 'Filistinlilerin toprağında onlara egemen olmayı, Müslümanları Filistin'den göçe zorlayarak siyasi bir güç olmalarını önlemek' hususlarında telkinde bulunurlar. Siyonistler, vatandaşlarına şu üç sloganı belletiyorlar: Yahudi toprağı, Yahudi el emeği ve Yahudi Devleti.    

Siyonistlerin Filistin toprakları üzerinde kurdukları devlet, gecekondu bir devlettir. İsrail, orta doğu coğrafyasında ABD Emperyalizmi ve sömürgeci batılı devletlerin ileri bir karakolu mesabesindedir. Esasen bu toprakların ilk sahibi olmaktan çok uzak bulunan Siyonistler, Filistin halkına karşı da asla öncelik iddiasında bulunamazlar. Siyasi Siyonizm, her zaman olayları sistematik bir şekilde çarpıtma yolundadır. Mesela Madam Golda Meir 15 Haziran 1969 tarihinde Sunday Times gazetesine verdiği röportajda kadim bir halkın varlığını görmezden gelerek: "Filistinliler yoktur. Filistin'de kendilerini Filistinli sayan ve bizim gelerek onları kapı dışarı atıp ülkelerini ellerinden alacağımız bir Filistin halkı yoktur"  diyor.

Siyonistlerin yok saydığı bu insanlar Bedrin aslanları misali direniyorlar. Rabbim azim ve cesaretle gasıp çeteye karşı savaşıp destansı bir mücadele sergileyen mücahitlerin yardımcısı olsun!