• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Müslümanlar, Cumhuriyet Tarihi boyunca hemen hemen her cepheden gelen saldırılara ve hakaretlere maruz kaldılar, ama hiçbir zaman şimdiki gibi bu kadar ezik, bu kadar vurdumduymaz ve bu kadar zelil bir duruş sergilemediler.

CHP’nin tek başına iktidar olduğu ve devletin gücünü Müslümanlara karşı seferber ettiği yılları hatırlayalım… Onca katliamlara, onca idamlara, onca sürgünlere, onca işkencelere ve kısaca onca zulümlere rağmen Müslümanların onurlarını koruduklarını ve kendilerine ödetilecek bedellere aldırmadan zalimlere karşı durup haykırdıklarını tarih yazıyor.

Fakat bugün iktidarda kendilerini Müslüman olarak tanımlayanlar olmasına, seçilmiş yöneticilerin çoğu kendilerinden ve atananların da hepsi kendi eserleri olmasına rağmen, Müslümanlar neredeyse CHP dönemindeki gibi envaiçeşit saldırılara ve hakaretlere maruz kalabilmektedirler. Bundan da daha onur kırıcı olanı ise, âlimlerin, Müslümanlıktan geçinen aydınların, gazetecilerin, cemaatlerin, derneklerin ve vakıfların sessizlikleridir. Zor zamanlarda ilgili yerlere fetva yetiştirenler de bugüne kadar bu saldırılarda payı olanlara karşı sessizliklerini bozmuş değillerdir.

O makamlardan mı, yoksa o makamlara oturanların kişiliksiz olmalarından mı, bilmiyoruz, ama yaşayarak bildiğimiz bir şey var ki, sanki o makamlara oturanların görevlerinden biri de Müslümanların değerlerini istismar etmek ve onlara hakaret etmektir. İstisnaları dışında seçilmişleri de böyledir, atanmışları da...

Malumumuz, beldelerini imarla yükümlü belediyeler, ilmi-bilimi öğrenmek ve öğretmekle yükümlü üniversiteler ve toplumu hem evrensel değerlerle eğitmek ve hem de okur-yazar yapmakla yükümlü okullar da tıpkı CHP dönemindeki gibi, İslam’a saldırıların hala çok yoğun ve dahi kesintisiz olduğu yerlerdendir. Belediye başkanlarının çoğunun İslam’ı referans aldıkları için seçilenlerden oluşmaları, bütün rektörlerin Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan tarafından tayin edilmiş olmaları, bu rektörlerin hemen hemen hepsinin aynı zamanda AK Parti ile de ilişkili olmaları ve okul yöneticilerinin hepsinin iktidarın ilgili bakanlığı tarafından atanmış olmaları bile ne yazık ki, bu olumsuzluğu gidermeye yetmiyor. Dolayısıyla gün geçmiyor ki, bir belediyenin, bir üniversitenin ve bir okulun gerçekleştirdiği faaliyetler esnasında İslam’a bir saldırı ve Müslümanlara bir hakaret olmasın!

Hülasa, Müslümanların hala rejimin ötekileri olarak onca saldırılara maruz kaldıkları… Tetikçi bir seviyede seyreden medyanın, hakikatin değil, sahibinin sesi olmak adına kendisini yandaş ve karşıt olarak konumlandırdığı… Hem seçilmişlerin ve hem de atanmışların çoğunun bireysel çıkarlarını kendi yükümlülüklerine önceledikleri… Ve yöneticilerin milletin hakkına ve değerlerine yönelik saldırıları bertaraf etmek yönünde yükümlülüklerini hakkıyla ve layıkıyla yerine getirmedikleri ve gerçekleri söyleyenleri de çeşitli baskılarla susturmaya çalıştıkları günlerden geçiyoruz.

Müslümanlar olarak cevabını vermemiz gereken soru şudur: Cumhuriyetin ikinci yüzyılında da rejimin ötekileri olarak yaşamaya devam mı, yoksa bu zillete tamam mı?

Unutmayalım ki, eğer halimiz-duruşumuz hayırlı değilse, akıbetimiz de hayırlı olmayacaktır!