• DOLAR 32.429
  • EURO 34.477
  • ALTIN 2488.966
  • ...

Görülüyor ki, Türkiye’nin bir hayat memat sürecinden geçtiği bugünlerde bile Türkiye halkının acılarını paylaşmayanlar, kalpleri Türkiye için ve Türkiye ile birlikte atmayanlar vardır. Bazılarının yaptıklarının bundan başka bir izahı varsa, bilmek isteriz. Bunlardan biri de Koç Üniversitesi’dir. Bir TV kanalının canlı yayınında Türkiye’nin Korona Virüsü ile mücadeledeki başarısını takdir ettiği ve bu bağlamda hükümeti ve yetkilileri övdüğü için Sayın Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu’nun öğretim üyesi olduğu Koç Üniversitesi’nin hışmına uğradığını ve sözleşmesinin derhal feshedildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. 

Doğrusu ben hiç mi, hiç şaşırmadım. Çünkü Türkiye’de Koç Ailesinin de içinde bulunduğu TÜSİAD gibi bazı gruplar ve zümreler hiçbir zaman Türkiye için çalışan hükümetlerden hazzetmediler. Aksine her fırsatta bütün imkânlarını bu gibi hükümetleri devirmek için seferber ettiler. Bu iddialarımızın delilleri onların basın-yayın organlarıdır. Fakat onların bu tahammülsüzlüklerini, kinlerini ve düşmanlıklarını böyle bir zamanda kusacaklarını da doğrusu hiç mi hiç beklemiyordum. Bunların diğer bir özellikleri de kimi güç odaklarıyla birlikte zaman zaman durumdan vazife çıkarmalarıdır. Örneğin, ister TÜSİAD gibi ekonomi-üretim-ticaret içerikli bir kurum olsunlar ve ister Koç Üniversitesi gibi bilim kurumu olsunlar, mesela önlerinde eğilmeyen iktidarlara ve toplumun değerlerine karşı da her an teyakkuzda olurlar. Diz çöktüremedikleri bir hükümet oldu mu, devirinceye kadar imkânlarını seferber etmekten geri durmazlar. Daha da sıkıştılar mı, laiklik dersleri verirler. Laiklikten anladıkları şeyi unutanınız var mı? Hani, üniversitelerde kurulan ikna odalarını, başörtülerinden tutularak yerlerden sürüklenen kızları ve giyimlerinden dolayı eğitim hakları gasp edilen yüz binlerce insanı… İşte bu güruhun Çilingiroğlu’na tahammülsüzlüğü o günlere olan özleminin dışa yansıyan faşizan ruh halinden başka bir şey değildir!

Ancak üzülerek ifade edelim ki, vesayetçi bir zihniyete sahip olması bakımından bu üniversite yalnız değildir. Belki birkaç istisnası var, ama Türkiye üniversitelerinin ezici çoğunluğudur vesayetçi zihniyet!

Şikâyet ettiği ve mustarip olduğu konulardan biri de üniversitelere tahakküm eden ve aynı zamanda üniversitelerde egemen olan vesayetçi zihniyet olmasına rağmen, AK Parti de bu zihniyeti ortadan kaldırmadı, kaldıramadı. Hatta bu vesayete bir de yeşil bir ton vererek daha da pekiştirdi. Dolayısıyla üniversitelerdeki vesayet kalkmadı. Bunun yerine bazı üniversitelerde vesayet el değiştirirken, bazılarında da eski vesayet ile yeni vesayet el ele oldu. Haliyle üniversitelerin çoğu ilmi, bilgiyi ve bilimi merkeze almamaları nedeniyle isimleriyle müsemma değillerdir. İbni Haldun’un da deyimiyle ilim, değerinin bilinmediği yeri terk eder. Bu nedenledir ki, Türkiye üniversitelerinin çoğu bilim yuvasından çok birer Mankurtlaştırma Merkezini andırırlar.

Koç ve Boğaziçi gibi daha başka üniversiteler de vardır ki, toplumun genelinin değerlerinden hiç hazzetmezler ve hatta ötekileştirirler. Öyle ki bu ülkenin insanlarının dinleriyle, dilleriyle ve giyimleriyle uğraşmayı bu ülkenin yararına olacak bilimsel çalışmaların önüne geçirecek kadar seçicidirler bu konularda.

Şu da bir gerçektir ki, üniversitelerin değişik vesayetlerin pençesinde can çekişmelerinde aydınların ve özellikle üniversitelerdeki bilim insanlarının da payı büyüktür. Hatta vesayetin pratik ayağı onlardır. Bu bilim insanlarının kendi inançları ve kişilikleri pahasına vesayetin bir parçası olmalarının nedenini bilmeyen olmasa gerek… Ama dün olduğu gibi, bugün de Sayın Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu gibi vesayetin her türlüsüne karşı direnen onurlu bilim insanları da vardır! Ama var olmak yetmez, yeri geldiğinde tıpkı Çilingiroğlu gibi onurlu çıkışlar yapmaları da gerekir.

Bilim insanı olmanın asgari şartı; üniversitelerdeki vesayetin veya herhangi bir sermaye gücünün diplomalı kölesi olmamaktır! Envaiçeşit vesayetin kol gezdiği üniversitelerimizde bilginin hakkını veren ve ilmi ile amil olan bilim insanlarına selam olsun!