• DOLAR 32.508
  • EURO 34.976
  • ALTIN 2429.921
  • ...

İslam, biz Müslümanlara göre, Allah`ın, Hz. Muhammed (sav) aracılığıyla bütün insanlara gönderdiği ilahi dindir. Eğer Müslümanlar olarak İslam`ı güncellemeye (ictihada) ihtiyacımız varsa –ki bana göre de var- bu güncellemeye de mezheplerden, meşreplerden, fıkıhtan, kelamdan ve tefsirlerden değil, doğrudan Allah`a imanımızdan başlamalıyız.

Allah`a iman, Allah`ı inkâr, Allah`a iman edenlere isyan ve Allah`ın gönderdiği elçilere ve buyruklarına iman veya onları inkâr yahut inananlar ile inanmayanların birbirileri ile olan mücadeleleri de insanlık tarihi kadar eskidir.

Eğer Allah`a olan imanımızı güncellersek, o bizi Kur`an`a, Kur`an bizi Hz. Muhammed`e ve o da bizi Kur`an tefsirlerine, hadis-sünnet yorumlarına, mezheplere ve meşreplere yönlendirir. Böylece söz ve fiillerimizi de mümkün olduğunca Allah`ın boyasıyla boyamış oluruz.

Eğer bugün yeryüzündeki Müslümanlar olarak İslam`ın izzetini değil de, fiillerimizin zilletini yaşıyorsak ve bu bağlamda birbirimizi boğazlıyorsak, helal ile haramı, Allah`ın rızası ile tağutun rızasını ve kısaca Hak ile Batılı birbirine karıştırıyorsak, bütün bunlar, Allah`a, Kur`an`a ve Hz. Muhammed`e olan imanımızı sürekli bir şekilde güncellemediğimizdendir.  Öyleyse bu durumda yapmamız gereken ilk iş, Allah`a olan imanımızı gözden geçirmektir. Çünkü Kur`an müminlerin sıfatlarını en güzel bir şekilde ortaya koymuştur. Ki müminler bu sıfatları da yine Kur`an`da kendilerine verilen yükümlülükleri yerine getirmek suretiyle kazanıyorlar.

Bu da demektir ki, Kur`an`a olan imanımızı da güncellemeliyiz. Kur`an`a olan imanımızı güncellerken en büyük örneğimiz kim? Şüphesiz ki, Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed! Dolayısıyla Ona; Onun sahih sünnetine olan imanımızı da güncelleyeceğiz.

İnsanlık tarihine baktığımızda, insanların imtihan edildikleri konuların her zaman aynı olmadığını ve bunların zamana ve şartlara göre değiştiğini görürüz. Örneğin; Allah`ın bir kavme Cumartesi günleri balık avlamalarını yasaklanması ve diğer bir kavme de belirttiği özelliklerdeki bir ineği kesmelerini emretmesi gibi.

Allah`ın imtihanı bütün insanları kapsıyor. Ama biz burada kendimizden konuşacağız. Allah`ın bizden istediği, karşılaştığımız bu sorunlarımızı da O`nun koyduğu hükümlere uygun bir şekilde çözmektir. Kısaca, karşılaştığımız sorular ve sorunlar ne olursa olsun, çözümlerimiz Allah`ın rızasına uygun olmalı. Aksi halde sınavı geçemeyiz.

Allah`a olan imanımızı güncelliyorken, sıcağı sıcağına küçük bir sınava girmeye ne dersiniz? İşte bazı sorular:

Allah`ın helal kıldıklarını helal ve haram kıldıklarını da haram bilip ona göre davranıyor muyuz? Allah`ın sevdiklerini seviyor ve Allah`ın sevmediklerini de sevmiyor muyuz? Bu soruyu şöyle de sorabiliriz: Bizim sevdiklerimiz Allah`ın da sevdikleri ve sevmediklerimiz Allah`ın da sevmedikleri midir? Allah`ımız, yarattığı insanlar arasında milliyet, renk ve dil ayrımı yapıyor mu veya bunlardan birini diğerinden üstün görüyor mu? Bizim milliyetlere, renklere ve lisanlara bakışımız Allah`ınki ile örtüşüyor mu?

“Allah`ın dediği olur.” sözüne hepimiz aşina olduğumuz halde, söz ve eylemlerimizin ne kadarında Allah`ın dediği oluyor acaba?! Kul hakkına ne kadar riayet ediyoruz? Tağut, faiz, içki, kumar, zina, cinayet, iftira, yalan, gıybet ve bilumum fehşa ve münkere ve bunları yayanlara karşı tavrımız Allah`ın rızasıyla örtüşüyor mu?

Sonuç olarak, Allah`ın ve Resullerinin kendilerinden razı olduğu kimselerden olmak istiyorsak, imanımızı güncellemeye Allah`a imandan başlamalı ve bunu da sıkça tekrarlamalıyız. O bizi korur ve dünyada ve ahirette nimet verdiklerinin yoluna iletir.