• DOLAR 34.7
  • EURO 36.62
  • ALTIN 2968.934
  • ...

Ramazan, muhasebe mevsimidir, yılın muhasebesinin yapılacağı mevsim… Öte yandan Mescid-i Aksâ, Ümmet’in aynasıdır. Mescid-i Aksâ ile ilgili her gelişme, Ümmet için bir muhasebe vesilesi olmalıdır.

Gazze’deki acılar tahammül sınırlarımızı aşıyor. Buna karşı “ulus devletler”in tutumları ortada. Bir kısmı haykırıyor lâkin fiiliyatta istenen tutumu sergileyemiyor, bir kısmı israil’in yanında, diğerleri üzerlerine ölü toprağı serpilmiş gibi tamamen sessiz…

Mescid-i Aksâ aynasından baktığımızda “ulus devletler” söz konusu uluslararası sistemle ilgili konular olduğunda adeta kolları olmayan gövdeler gibidirler. Ya da kolları gövdelerine monte edilmiş robotlar… Sadece uluslararası sistemle “uyum içinde” gövdeden şevkle çıkıp iş görür aksi durumda bir hiç…

Bu kahredici hâlin karşısında iki aksiyoner taraf var: Durmadan konuşan, yazan, kimi zaman isabet eden, çoğu zaman ise darmadağın eden bireyler… Sosyal medyanın kendilerine alan açtığı ve kimi zaman sesleri bilerek özellikle duyurulan, frensiz, yıkıcı anarşistler… 

Diğer tarafta ulus devlet engellerini aşarak Gazze’nin yardımına ulaşan, oraya yardım götüren, hükümetleri o yönde bastıran protestolar düzenleyen, toplumu bilinçlendirmek için programlar yapan sivil toplum kuruluşları…

Resmi bir an için dondurup baktığında ya sivil toplum da olmasaydı, diyor. Gerisi hüngür hüngür ağlamaktan ötesi değil.

Allah, Şeyh Hâlid-i ez-Zülcenaheyn’e rahmet eylesin… Şeyh Halid, hakikaten büyük bir önderdir. Henüz Miladi 19. yüzyılın başında İslam dünyasının sayılı devletçe yönetildiği bir zamanda devletlerdeki sapmayı da dünyada sivil toplumun yükselişini de görebilmiş. Başkentlerden epey uzakta yaşamasına rağmen, dünyadaki değişimi anlayabilmiş. O günün dünyasında bütün engellere rağmen çağı karşılayacak bir Müslüman sivil toplumun oluşması için tarihi bir önderlikte bulunmuştur.

Müslümanlar, ondan sonra kendilerini köklerinden koparmak isteyen dahili müdahaleler gibi, dış müdahalelere de büyük ölçüde sivil toplum gayretleriyle karşı koydular. Bugünkü Filistin mücahid birliklerine ismini veren Şeyh İzzeddin el-Kassam’ın cihadı da onun gayretlerinin yansımalarından sadece biridir.

Şeyhin zamanında sivil toplumun yegâne teşkilatları olan tarikatların bir kısmı devletlerle tamamen bütünleşmiş, bir kısmı halkın içinde fenaca yozlaşmıştı. Şeyh Halid, sivil toplumu oradan alıp onu günün gerçekliği içinde verimli bir işleve kavuşturdu.

İmam Hasan el-Benna, Üstad Mevdudî, Üstad Bediüzzaman ve nice büyük önder ve kahraman… Ondan yüz yıl sonra sivil toplumu günün gerçekliği içinde yenileyerek bugünlere getirdiler.

Onların da ilk faaliyetlerinin üzerinden bir yüz yıl daha geçti ve bugün sahada bir yandan İslâmî bilinci yaşatmak ve genişletmek için çırpınanlar da Gazze için yardıma koşanlar da o kahramanların birikiminden besleniyorlar.

Şeyh Halid’in vefatının üzerinden iki yüzyıl geçmek üzere, bizler ondan sonraki üçüncü yüzyıla girmek üzereyiz. Yeni bir sivil toplum muhasebesinin zamanı geldi geçti. Sivil toplum, nereden nereye geldi ve yarın nerelerde olmalı. Ciddi bir muhasebe gerektiriyor.

Bununla birlikte sivil toplumu manevi ve maddi yardımlarla desteklemek için fırsat zamanıdır.

Sivil toplum, pek çok noktadan vuruldu. 15 Temmuz darbesini engelleyen de bizzat sivil toplum olduğu hâlde 15 Temmuz sonrasında dahi, sivil toplum hedefe kondu ve sivil toplumu zayıflatma girişimleri geliştirildi.

Buna rağmen sivil toplum, çok yönlü olarak faaliyetlerini sürdürdü, geliştirdi ve Gazze için seferber etti. Faaliyetleri ile bir kez daha Müslümanların güçlü bir hayat damarı olduğunu gösterdi.

Sivil toplum, bugün Müslümanların emin eli ve iş gören koludur. Öyleyse sivil toplum, infakları hak ediyor. İnfaklar, sivil toplum için ve sivil toplum üzerinden seferber olmalıdır.