• DOLAR 32.552
  • EURO 34.919
  • ALTIN 2426.69
  • ...

Müslümanların bilgi ile kurdukları güçlü bağ kopunca Müslümanlar, bir tür Batı’nın kapısına düştüler. Ancak biz gidip oradaki bilgiyi alıp burada rafine etmedik. Oradan gelişigüzel gelen bilgiye de gümrük işlemi uygulayamadık.

Neticede bilgi seli altında kaldık. Aslında sağlam köklerimiz, bize bu bilgi seli felaketinden korunma imkânı veriyordu. Ancak biz, henüz onunla uğraşma imkânı bulmadan bu kez profesyonel bilgi savaşı generallerinin hücumuna maruz bırakıldık.

Batı’nın profesyonel bilgi savaşı uzmanı oryantalistler, profesyonel bir ordu olarak üzerimize geldi. Biz henüz bilgi selinin etkilerine karşı savunma pozisyonu almadan üzerimize gelince sersemledik, peş peşe yediğimiz darbeler bizi felç etti.

Çıkmadık candan umut kesilmez. Hamd olsun bitip tükenmedik. Son yirmi yılda İslam dünyasında bilgi kaynakları ile ilgili yaşananlar, bizim kendimizi ihya etme yeteneğine sahip olduğumuzu da ispatlıyor.

Geçmişin dünyasında gerek oryantalistler gerek belli yerel üniversiteler, İslam aleyhinde bir bilgi üretip bunu gençliğe okuttuklarında İslam dünyası, süreçten haberdar bile olmuyordu. Oysa bugün, bu yöndeki her gelişmeyi hepimiz birlikte takip ediyor ve ona gerçekten başarıyla karşı koyuyoruz.

Oryantalizm son yıllarda savunmamız karşısında aciz kalırken “iyi niyetli yerli oryantalizm” ayyuka çıktı. İlgili kurumlarda söz konusu İslam olduğunda önce Batı’da üretilmiş bilgiler öne sürülüyor, sonra İslam kaynakları bir sığıntı gibi sıralanıyor.

Örneğin, Diyanet Vakfı’nın İslam Ansiklopedisi’nin ilk ciltlerinde hiçbir madde oryantalizmin tahakkümü olmadan önümüze gelmiyor.

Ben, İslamî bir meseleyi ansiklopedi gibi kamuya açık bir bilgi kaynağında okumak isterken neden küçüklü büyüklü oryantalistlerin propagandalarına, bilgi hücumlarına maruz kalayım?

Bu adilce olmadığı gibi, bilimsel de değildir. İnsan haklarına da aykırı, bilgi edinme hakkına da aykırıdır.

Dünyanın neresinde bir inancın profesyonel düşmanları o inancın güvenilir bilgi kaynağı gibi sunulmuştur?

Tamam, üst bilgi kurumları o bilgileri tartışabilirler. Fakat benim gibi basit bilgiye ulaşmak isteyen Müslüman neden İslamî bilgi adına, İslam düşmanlarının iddialarını okumak zorunda kalsın?

Türkiye’nin yaşadığı değişimle birlikte üniversiteler bu konuda kendilerini epey yenilediler. Bu hileyi gördüler.  

Ne var ki değerli hocalarımızı tenzih ederim ama İlahiyatlarda çok güçlü bir akım hâlâ “iyi niyetli yerli oryantalist” olma konumunda inat ediyor.

Üstelik, durmadan eleştiri hakkından söz ederken eleştirilmekten de fena hâlde rahatsız oluyor. Hatta eleştiriyi Batılılarla aynı dili kullanarak “hedef gösterme, linç etme” kavramları ile çarpıtıp marjinalleştiriyor. Bu kesim, Batı’ya karşı ne kadar “saf” ise İslam dünyasına karşı o kadar uyanık ve tahakkümcü duruyor.

Hakikati Batı’da arama inadından vazgeçmedikleri gibi Müslümanları eleştiriye kapalı barbarlar olarak görme inatlarını da sürdürüyorlar.

Türkiye’de İlahiyatlar ister kendilerinden kaynaklansın ister toplum onları öyle algılamış olsun, İslamî kurumlar olarak görülüp takdis ediliyor. Dolayısıyla oradan çıkan seslere toplum değer veriyor.

Halbuki,

İlahiyatlar, tekrar son dönemin çabalarını inşa eden hocalarımızı tenzih ediyorum ama,

a. Batılı eğitim sisteminin bizdeki bir karşılığı olarak açıldı.

b. Bizim seküler eğitim sistemimizin bir parçası olarak varlık buldu.

Toplum, Batılı eğitim sistemi konusunda hangi hassasiyetlere sahipse İlahiyatlar konusunda da o hassasiyete sahip olmak durumundadır. Aksi hâlde Batı’nın herhangi bir kurumunun bursuyla akademisyen olmuş, yerli oryantalisti “alim” zannedip ona güvenecektir. Halbuki alim, kişiyi İslam kaynağına götürürken yerli oryantalist kişiyi Batılı üstatlarına götürür. Alim ile oryantalizmin çarklarından geçmiş akademisyen asla aynı kişiler değildir.

Sıradan insan, İslamî bilgiye ulaştığını zannederken İslam düşmanlığı konusunda özel eğitim almış, bir tür özel harp teknikleri uzmanı oryantaliste gitme gibi bir felaket yaşıyor.

Bunu eleştirdiğinizde ise bilgi kaynaklarını kısıtlama, eleştiriye tahammül etmeme gibi Batı açısından sinsice, yerelde ise safça bir hücuma maruz kalıyorsunuz.

İslam dünyasının bunlardan kaynaklı bilgi bunalımını bir an önce aşması için yerli oryantalizmi bütün boyutlarıyla konuşup tavsif etmesi ve marjinal konumunda bırakması gerekiyor.