• DOLAR 32.533
  • EURO 34.922
  • ALTIN 2431.885
  • ...

Kederle başlayan bir gömlekten, iffetin korunduğu gömlek ile varılan siyasi bir yönetim/temekküne götüren ve sonunda şifa gömleği ile biten bir kıssa! Olayın semantik tahlilinden ziyade siyasal boyutunu anlamaya çalışacağız. Meselenin sebep sonuç süreci içinde yönetime giden ilahi bir yol rotamızı da öğrenmiş oluruz. Peygamberleri örnek gösteren Rabbimizin, burada salt manada kıssaya dikkat çekmesi çok muhteşemdir. Hz. Yusuf (as) kıssasında çok hikmetler vardır. İşte var olan noktalardan biri de üç gömlek hadisesidir.

Kavram olarak “Gömlek”in seçilmesi bile üzerinde saatlerce durulabilecek bir hadisedir. Hz. Yusuf’un hayatı ve insanlığa hidayet yolunu gösteren kıssanın bir muvahhid Müslüman için hayatın hangi yönü ile ele alınsa o yöne bakan tarafı ile bir hikmeti bulmak mümkündür. Ümmetin kaybettiği değerlerden biri de tevhidi açıdan temel esas kabul edildiği halde, Müslümanların boş bıraktığı İslami siyasettir. İslam siyaseti üzerinden konuyu anlamaya çalışacağız.

İlk gömlekte yalan, ikinci gömlekte iftira ve üçüncü gömlekte sadra şifa vardır. Yalan atmanın ilk zemininde kardeş hasedi görünüyor. Hased, babamız Adem (as)’a karşı şeytanın yüce Allah’a karşı ilk isyanıdır. Bu meyanda yüce Allah’a karşı yapılan her bir isyanın zihin dünyasında mutlaka hasedin izi bulunur. Tüm kötülüklerin kaynağı şeytandır. Ama hased şeytanın kötülük üreten çok farklı bir hasletidir.

Başka bir yönü ile ilk gömlekte terhiyat/özüntü, ikincisinde iffete şahidlik ve üçüncüsünde Ferhiyyat/sevinç vardır. Başka yönü ile İlk gömlekte, “بدم كذب” yusuf/18 delilsiz ve mesnetsiz bir yalan, ikinci gömlekte iftira vardır. Tırnak içinde, iftira var ama tam bir suçlama görülmüyor. Ayeti kerimede, “ما جزاء من اراد باهلك سوءا” Yusuf/25. Eğer şöyle olsaydı “ ما جزاء ما فعل باهلك سوءا” Kötülüğün yapılmasını iddia etmiş olurdu ki, Yusuf’un cezası daha farklı olurdu. Sadece kötülüğe teşebbüs aşamasını beyan etmesinde çok ince bir ayrıntı yatmaktadır.

İkinci gömleğin arkadan yırtık olmasını, bugün hayatın gençlik süreci içinde ele almak lazım. Kötülüğün albeni yaptığı, gençlik hayallerinin zirvesinde gömleğin önden değil de arkadan yırtık olması zaferin anahtarıdır. Bugün İslam daveti, gömleği arkadan yırtık olan gençlerin sırtında yürüyecektir biiznillah! Bu gençlerin ayak seslerini duyuyoruz. Büyük metropol şehirlerin en modern semtlerinde göz nuru pırıl pırıl parlayan gençler bilirim. Bugün beşeri melekelerini ve gönül gözü ile bu kıssaya bakmalı. Kaçtığı halde peşi sıra takip eden günahlarla, Allah namına mesafe koyan gençler, günümüz Mısırlarının temekkününe sahip çıkacaklardır inşaallah.

Yani ey gençler! İffetinize şahidlik edecek arkadan yırtık gömleğiniz olmalı. Bulundukları rejim ne olursa olsun toplumun yönetimine talip olunuz. Hatta İslami hizmetlerde de boşluk bulup onu kapatabilecek yeteneği kendisinde gören her mümin bulunduğu her mekanda göreve talip olabilir. Hak verilmez, istenir. Görev de öyledir. Hakta ısrar edilir, görevde ısrar edilmez. Kur’an’ın genel muhtevası bu yöndedir.

Üçüncü gömlek gam ve kederin son bulduğu bir hal elbisesidir. Unutulmasın ki, ilk hüzün hal elbiseni sabır ile taşıyamayanlar sadra şifa veren gömleğe sahip olamazlar. Hüzün gömleği maddi gözünüzü köreltebilir. Eğer gönül dünyanızda bir yıkım yapmamışsa, bir gün önünüzü gösterecek göz sahibi olabilirsiniz. İki kötülükten birini tercihe mecbur bırakıldığınızda da şunu söyleyebilmeniz lazım;

 “قال رب السجن احب الي مما يدعونني اليه" 

(“Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni dâvet ettiği şeyden daha sevimlidir...) (Yusuf Suresi, 33)