• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...

Ülke ve dünya gündemi bir hayli yoğun. Gerçi biz buna gündem demeyelim de, ‘gündemde tutulmak istenen suni gündemlerden menfaat devşirenlerin, gündemlerimizi işgali’ diyelim daha doğru olur.

 Zira gündem demek, toplumların gözünün, gönlünün, aklının, fikrinin döndüğü yön demektir. Eğer bir mesele, şahıs veya dava gündeme düşmüşse, gönüllere de düşer, akıllara da ve nihayet fikirlere de...

Bu nedenle insanlık tarihi boyunca, her dönemin şart ve imkânlarına göre gündem kapmak uğruna ciddi propaganda savaşları yaşanmıştır ve halihazırda bu savaşlar devam da etmektedir.

Bu hakikatleri göz önünde bulundurduğumuzda, asıl gündem edilmesi gereken meseleleri gündem etmek konusundaki mesuliyetimiz, mecburiyetimiz ve zaruretimiz bir kez daha ortaya çıkıyor.

Ki bu meselelerin başında, kırmızı çizgimiz olan ‘Mescid-i Aksa ve Kudüs' davası geliyor.

Bu davayı gündem etmek, gündemde tutmak, keyfimize veya kişisel tercihlerimize kalmış bir husus değildir. Bu imani bir sorumluluktur. Hak ve batılın mücadelesinde tarafımızı kesinkes belli etmemiz gereken bir zorunluluktur!

Hele ki günümüzde, elimizde sosyal medya gibi tesirli ve güçlü bir araç varken ve bu aracı Siyonizm çok etkin bir şekilde kullanıyorken, onu hakkıyla kullanmamak/kullanamamak ciddi bir zafiyettir kuşkusuz.

Bugün ülkemizin gündemi ortada...

Organize işlerde(!) başrolde oynamış malum adam bir video yayınlıyor, milyonlarca insan bu videoyu izliyor, analiz ediyor, yorumluyor, konuşuyor...

Tüm ülke, arkası yarın kuşağını bekler gibi yeni videolarını da bekliyor.

Öte taraftan, Covit vakaları, bir türlü  aşamadığımız şaibeli aşı mevzusu..

Ve daha birçok mesele...

Mescid- i Aksa ve Kudüs davası ise, tüm bu meseleler arasında ara ara gündeme geliyor. Bu mukaddes davanın sesi, hâlâ çok cılız çıkıyor.

Yani üzülerek belirtelim; sanki bu davayı gündem etmek için illa ki, sansasyonel Siyonist bir saldırının olması gerekiyor!

Ne acı değil mi!?

Gündemimizin ilk sırasına oturması için, daha çok bebek ölmeli!

Daha çok kan akmalı!

Daha çok ev yıkılmalı!

Daha çok acı, daha çok gözyaşı, daha çok...

Öyle mi!?

Yani biz Siyonizm içimizi acıtmadan, yüzümüzü, gönlümüzü, aklımızı, fikrimizi, çabalarımızı ve nihayetinde gündemimizi Kudüs' e çeviremeyecek miyiz?

Elbette öyle olmamalı!

Her türlü imkânlarımızla bu davayı desteklemek, gündemde tutmak, ahirette Cehennem halkası geçirilmesinden Rabbimize sığındığımız, boynumuzun borcudur...

O halde önceliğimiz bu dava olsun. Profil resimlerimiz, sosyal medya hesaplarımız, özel ve genel muhabbetlerimiz, etkinlik ve sohbetlerimiz bu gündemle gün(dem)lensin...

Yeme içme, gezme tozma, tatil matil paylaşımlarımız, duygusal geçiş ilanlarımız, depresif ruh anaforlarımızdan mütevellit kinayeli göndermelerimiz, söz düellolarımız, rt ve like kaygılı mesajlarımız, teşhir ve röntgen odaklı klasik ınstagram prodüksiyonlarımız, azıcık bekleyiversin...

Gün bu davanın günüdür, dem bu dava için mücadele etme demidir...

Allah’a ve ahiret gününe yakînen iman ediyorsak, O’nun mukaddesatının kadrinin ve kıymetinin ne denli ulvi olduğunu da biliyoruz demektir. Şimdi bilmekten, olmaya rücu etme zamanı gelmiştir...

Günümüz de demimiz de gündemimiz de Mescid-i Aksa ve Kudüs davasına feda olsun!