• DOLAR 32.345
  • EURO 35.088
  • ALTIN 2321.082
  • ...

Çocuk eğitiminde program konulu yazımızın ikinci bölümüne, İmam Gazali’nin konuyla bağlantılı güzel  bir yorumuyla devam edelim...

 “Çocuk, ana-babası yanında bir emanettir. Tertemiz kalbi nefis bir cevherdir. Hayra yöneltilip alıştırılırsa hayır üzere gelişir ve hem dünyada, hem ahirette mutlu olur. Çocuk şerre alıştırılır, onu adet edinir ve hayvanlar gibi ihmal edilirse, azıp sapıtır ve yok olup gider. Çocuğun korunması, iyi edep ve terbiye verilmesiyle, güzel ahlâk örnekleri işlenmekle gerçekleşir.”

Her emanetin, nimetin muhakkak hesabı sorulacaktır. Bizlere tertemiz bir fıtrat üzere teslim edilen çocuklarımızın hesabı ise çok daha ince olacaktır kuşkusuz!

Bu nedenle fıtratlarını korumak, onları iyiliğe ve hayra yöneltmek/yönlendirmek, şerden ve şerre giden yollardan muhafaza etmek,  gayretlerimiz, hedeflerimiz, plan ve programlarımızla doğrudan bağlantılıdır.

Haliyle söz konusu çocuklarımız, gençlerimiz olunca, gelişigüzel, dağınık ve serkeş bir strateji izlemek, bizleri iki cihanda da mutsuz, huzursuz edecek bir sonuca taşıyacaktır.

Aslında ‘Çocuk eğitiminde program' konusu,  her duyarlı ebeveynin dikkatini çeken bir konudur.

Bu konuda okuyucularımızdan gelen geri dönüşlere cevaben şunu belirtelim; geçen hafta ve bu hafta yazdıklarımız daha çok, ‘çocuk eğitiminde programlı olmanın gerekliliği' ve bu ‘program nasıl olmalı?’ konusundaki acizane hatırlatmalardır...

“Programda neler olmalı?” konusunu ise, çocuklarımızın seviyeleri, yaşları, potansiyelleri, şartları  gibi hususlar değişkenlik arz edeceğinden ele almadık.

Bu bağlamda, ‘programımız nasıl olmalı?’ şeklindeki sorumuzu yineleyerek hatırlatmalarımıza devam edelim...

*Program oluşturulurken acil ve zaruri durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Öncelik  ehemin olmalı ve mühim de bir kenara atılmamalıdır.

*Program  çocuğun ahlâkî, ibadî, sosyal, bireysel hayatına katkı sağlayacak ve olumlu yönlendirmelerde bulunacak şekilde oluşturulmalıdır.

*Program çocuğun hem bireysel, hem toplumsal hayatına dair çocuğu desteklemeli, var olan meziyetlerini beslemeli, potansiyelini helâl ölçüler dairesinde ortaya çıkarmalıdır.

*Programda denge olmalıdır... Çocuğu adeta ruhban bir hayata hazırlar gibi, dünyadan el çektirecek bir muhteva yerine, yaşadığı zamanın ve ilerde yaşayacağı zamanın şartları göz önünde bulundurularak ve yine hayatın dünya hayatından ibaret olmadığı bilincini verecek, ahiret bilincini diri tutacak  iman bilincini sağlam kılacak, her yönden kâmil; donanımlı, hikmetli, erdemli, becerikli, uyanık ve aktif  olabilmesinin hazırlığını içeren bir muhtevaya sahip olmalıdır.

*Her şeyden önce çocukların birer insan olduğu ve yine yetişkin olmadığı göz ardı edilmemelidir. Program yaparken tutarlı olunmalı ve çocuğa taşıyamayacağı yükler bindirilmemelidir. Unutmayalım! Çocuk; bizim kendi egomuzu tatmin etmek için kullandığımız bir araç değildir! Temiz niyet ve hedeflerle, ancak taşıyabileceği sorumlulukları olmalıdır programında...

*Program sıkıcı ve monoton olmamalıdır. Çocuğa heyecan, motivasyon ve bereket katmalıdır.

*Programda yapılması gerekenlere dair ayrılan zaman konusunda, uygun ve elverişli zamanlar hesap edilmelidir. Zaman ayarı konusundaki tutarsızlık ve anlayışsızlık çok güzel bir programın hüsranı olabilir.

*Program için manevi açıdan yapılan fedakârlıklar yetmez. İmkânlar ölçüsünde maddi olarak da fedakârlıklar yapılmalıdır. Çünkü, çocuğumuzun ilerde taşıyacağı misyonun hayalini kurmak yetmez, bunu gerçekleştirecek şartların oluşumu için vizyonumuzun geniş olması gerekir. Ancak bilelim ki, bu samimi niyetlerle yapacağımız her itidalli harcama infak hükmündedir. Asla kayıp değildir!

*En önemli hususlardan biri de, program oluşturulurken muhakkak çocuğa, gence söz hakkı verilmeli, istişare edilmeli, program beraber hazırlanmalıdır...

Son olarak; bir hedef doğrultusunda programlı yaşamak konusunda evlatlarımıza önce bizlerin örnek olması gerekir...

“Siz Kitâbı okuyor olduğunuz hâlde, insanlara iyiliği emredip de kendinizi unutuyor musunuz? Hiç akıl erdirmez misiniz?”(Bakara,44)