• DOLAR 32.59
  • EURO 34.884
  • ALTIN 2502.57
  • ...

Bu ülkede, kamusal alan adı altında yıllarca başörtülü kadınlara neler yapıldığı, hangi zulümlerin reva görüldüğü, ne gibi haksızlıklara maruz bırakıldıkları herkesçe malum.

Geçmişte ve şimdi kitle iletişim araçları üzerinden nasıl algı oyunları oynanıyor ne gibi manipülasyon manevraları ortaya konuyor bunları artık bilmeyen kalmamıştır.

Bunun yanı sıra, Yeşilçam sanat (!) camiası; gerek filmlerinde, gerek söylemlerinde, söz konusu tesettürlü kadınlar olunca ne gibi çamları cüretkârca devirmiş ve kendilerince bu kurgular üzerinden nasıl oyunlar devşirmişlerdir çok iyi biliriz.

Bir takım siyaset cambazlarının başörtülü kadınlara layık gördükleri konumları, sözüm ona ilim insanı sıfatıyla belli makamları işgal edenlerin, yıllarca okul kapılarında yaptıkları zulümleri de çok iyi biliriz.

Bunlar artık gün gibi aşikâr olmuş mevzular, elhamdülillah.

Amma , ‘bu ülkede çarşaflı olmak veya peçe takmak nasıl bir şeydir, nasıl bedeller ödenir?’, şeklinde soru sorulsa, bu konuda çok da net cevaplar geleceğinden emin değiliz doğrusu. Ancak geçmişte ve halâ kısmen de olsa devam eden başörtüsü düşmanlığı ve zulmü üzerinden bir kıyaslama yapılabilir. Öyle sanıyoruz ki az çok vaziyet tahmin edilebilir.

Bilinmelidir ki, bu toplumun bizatihi kendi kültüründe/geçmişinde var olan çarşaf ve peçeye karşı söylenen acı sözler, yapılan hakaretler ancak rızayı ilahi için sabredilecek türdendir.

Mesela hiç tanımadığınız biri arabasıyla yanınıza yaklaşıp usulca camını açıp, size tükürür ve devam eder yoluna...

Bir kamu binasında, cahil vatandaşın biri tarafından aniden hem sözlü hem fiziki saldırının muhatabı olabilirsiniz mesela...

Bir lokantaya yemek için girseniz, müessese sahibi size uygun bir yeri bulmakta hayli zorlanır ve çoğunlukla da bulamaz...

Garip bakışlar, garip yorumlar, garip muameleler arkanızı bırakmaz. Sonra kanaat getirirsiniz ki,


“İslam garip başladı, başladığı gibi (bir hale) dönecektir. Ne mutlu gariplere!” (Müslim)

Öz yurdunuzda garipsinizdir bir nevi gurbette...

Hal böyle iken, ‘zaman sana uymazsa sen zamana uy!’ telkinleri her daim size bilgece(!) tavsiye edilen bir nasihat misali haykırılır. Çünkü yüzü kapatmak çağımıza uygun düşmemektedir(!)

Fakat, gel zaman git zaman derken, şimdilerde dışarıya yüzü kapatmadan çıkmak yasak.

Vaziyet böyle olunca, birden bire yüzünü kapatan bacılarımız sık sık gündeme gelir oldu. Çok farklı kesimlerden peçe ve peçelilere karşı türlü türlü yorumları duymaya başladık. Kimi takdir etti, kimi yıllarca hor görüp kınadığını itiraf etti. Empati yapanlar, istihzayla harmanlanmış sözler sarf edenler vs.

Elbette maske ve peçe aynı şeyler değillerdir. Hiç bir peçeli kardeşimiz de, pandemi musibetine sevinip ‘oh olsun!‘ basitliğine ve basiretsizliğine düşmeyecektir. Fakat şunu da düşünmeden edemeyecektir; kim derdi ki yüzü örtmek çoğu kez aşağılanma nedeni olarak görülüyorken, şimdi tüm toplumca üstünlük vesilesi olarak görülecek. Lütfen peçeli hanımlara bu düşünce refleksini kimse çok görmesin. Olacak o kadar...

Zira ilk defa toplum genelinde farklı bakışların muhatabı olmuyorlar.

Yukarıda da zikrettiğimiz gibi, türlü türlü peçe yorumları gelmeye başladı her kesimden. Hele bir tanesinde, topluma pahalıya mal olmuş ismi lazım olmayan sanatçının(!) ifadelerinde bir yer var ki, hazmedilir cinsten değil!

İnsanlar birçok yorumu yapar, kendi seviyelerine göre ucube performanslar sergileyebilirler. Ancak çocukları kullanarak, çocuklar üzerinden çocukları incitecek atıflarda bulunamazlar.

Kendi annelikleri ve yaşantıları sorgulanmaya muhtaçken, halâ kendilerinden ve anneliklerinden emin bir şekilde, dillerini yuvarlayarak istihzayla yorumlar yapıyorlarsa, yaptıkları yorumları istihzadan uzak, hakkaniyet çerçevesinde, izzetlice kendilerine aynen iade edilir...

Bazı insanlar ve bilhassa bazı kadınlar şunu düşünmez mi acaba?

 Senin öcü dediğin, bir kardeşin bacısıdır; balıdır...

Senin öcü dediğin evlattır; candır...

Senin öcü dediğin, eştir; can yoldaşıdır...

Senin çocuğunun öcü dediği, başka bir çocuğun annesidir; meleğidir...

Rabbimiz bizlere ve içinde yaşadığımız topluma, izan, insaf ve her sözünün muhakkak tartılacağının bilincinde olacağı mizan bilinci nasip etsin!