• DOLAR 32.36
  • EURO 35.123
  • ALTIN 2323.15
  • ...

Bu ifadeler vahşice bir cinayete kurban giden merhume Emine Bulut'un annesine ait. Öyle ya ateşin düştüğü yerden; samimi, yapmacıktan uzak, ciğeri yanık, gözü yaşlı söylenmiş sözler. Soruyor acılı anne; 9-10 yaşlarında küçük torunu yardım isterken, üstelik o esnada telefonla çekim yapılacak kadar el tutuyorken,

 ‘’yok muydu bir ehli iman?’’

Bir şeyler fırlatsaydı veya engel olabilecek her hangi bir girişimde bulunsaydı...

Çünkü acılı anne biliyor ki, imanın olduğu yerde insaf vardır...

İmanın olduğu yerde vicdan vardır...

İmanın olduğu yerde merhamet ve cesaret vardır...

Bu nedenle birçok haber sitesinde, farklı ifadelerle tevil edilmiş veya tamamen değiştirilmiş konuşmasında soruyor sorması gerekeni;

‘’Hiç mi Müslüman yokmuş karşısında?’’

Kızına, yavrusuna acımasızca saldıran bu insanlıktan uzak şahsa dur diyecek, durdurabilecek...

Emine'sine sahip çıkmayarak, sinesini dağlarcasına iz bırakan Müslümanlara sitemi var!

Emine'sini emanet bilip koruması gereken, emin Müslümanların olmayışına sitemi var!

Ateşin düştüğü yerden duman böyle çıkıyor. Meseleyi özetleyen en doğru açıklama da acılı anneden geliyor.

Ah! Toplum İslam' a teslim olsaydı, her bir fert İmanla mümin olma derecesine hakkıyla çıksaydı zaten bugün bunları yaşamayacak- konuşmayacak- yazmayacaktık...

O zaman, Emine'ler emin ellerde, sağlam yüreklerde, selim gönüllerde; asıl sahipleri olan Allah’ın emaneti olarak bilinecek ve bir ömür boyu emanetin emanet edilebileceği ehil müminlerle, bir ulvi ölçünün manevi emanet konforunu yaşayabileceklerdi...

Şimdi gelelim ateş olmayan yerden duman çıkarmak isteyenlere!

Bağrı yanıyormuş gibi davranıp, kadınlık kavramını her fırsatta suistimal eden ve Aziz İslam'a saldırmak için bir vesileye dönüştürenlere!

Her kadın cinayetini, istismarını, zulmünü ne yapıp edip Aziz İslam’a bağlayıp Müslümanlara fatura kesenlere!

Kendi değerlerine, insanına ve hatta yurduna Fransız kalan, madamlara ve bilumum adamlara soralım, anladıkları jargonla;

Pardon ama siz kimsiniz?

Sahiplik vs. gibi kavramları sorgularken dönüp kendinize hiç baktınız mı?

Gizliden gizliye, sinsice büyük kitlelere sahip olmaya çalışan, Aziz ve namağlup İslam'a karşı kışkırtarak İslam'ı toplumun gözünde zelil ve hakir düşürmeye gayret eden, böylece insanları ‘abd ‘ olma derecesinden indirip, ‘modern köle’ olma derekesine indirmek için gönüllü(!) fikir sponsorluğu yapan siz değil misiniz?

Ve siz; akletmeden, fikretmeye çalışan çağdaş zavallılarsınız. Eğip büktüğünüz ağızlarınız, eğri büğrü sözcüklerinizle Allah Azze ve Celle'nin nurunu söndüremeyeceksiniz.

Evrilip- çevrilen ve nihayetinde dosdoğru yol üzerinde duramayıp sabit kalmayan kalplerinizde kurduğunuz her türlü tuzak ve hileden Rabbimiz korusun tüm insanlığı. Korusun; söndürmeye çalıştığınız tüm ocakları- yuvaları. Asla söndüremeyeceğiniz nuruyla nurlandırsın haneleri- anneleri- babaları- çocukları ve Aziz dininin sabiteleri üzere hanelerinin ibrelerini sabit kılsın!

Bugün ailelerde huzur azaldıysa, bir şeyler yolunda gitmiyorsa bilelim ki bunun en büyük nedeni bazı emanetlere hıyanet edilmiştir.

Kur’an'sız Müslümanlar, kuralsız varlıklara dönüşmüştür mesela.

Kuralsız, gayesiz, pervasız ve tutarsız yokluklara belki de...

Sünnetten uzak Müslümanlar, Allah'ın Peygamberin’den  (s.a.v) uzak yaşantılarıyla güzel örnekler olamamışlardır. Farklı kılavuzların ardına takılınca; yol değişmiştir, yordam değiştirilmiştir, ortada örneklik edecek bir endam kalmamıştır.

Sonuç olarak; Kur’an ve Sünnet  emanetine sahip çıkılmayınca hakkıyla, bir güzide emanet ortada kaldı;

‘’Kadın’’

Bugün feminizm kadınlara yaklaşacak boşluklar bulduysa, bu boşluklar nasıl oluştu ona bakmak lazım. Bugün erkek ve kadın arasındaki bağlar kopmuşsa, var olan münkerat yuvaların çöküşüne neden oluyorsa bunu sorgulamak lazım.

Yeniden sarılmak lazım sarsılmamak için, yeniden sarılmak lazım emniyet için; emanetlere.

Biliyoruz ki, emniyetimiz emanetlerimize olan samimiyetimiz ve teslimiyetimizdedir.

Emanet gidince emniyet gider, ehliyet gider. Mutluluğa, huzura dair her şey gider. Geri dönmemecesine...

Ehliyet olmadan emanet kavramı hakkında konuşanlar şunu bilin;

Müslüman kadın basiret sahibidir, beyazı ve siyahı seçecek izanı vardır elbet.

Bu acımasız, korunaksız ve fırsatçılarla dolu dünyada, kendilerine dayanak olacak, siper olacak, arkadaş ve candaş olacak eşlerine, babalarına, kardeşlerine emanet olmaktan gocunmazlar. Yeter ki emanet, ehliyetten kopmasın. Bunu da kimseden korktukları, kimsenin kölesi veya mülkü oldukları için değil, bilakis yalnızca Allah'tan korktukları, sadece O’na ait olduklarının bilincinde olduklarından yaparlar.

Bundan sonra siz ne yaparsanız yapın.

İyisi mi siz, yağlı bulaşıklarımıza deterjan sallamaya devam edin. Sizinle beraber çalkalananlar çalkalansın dursun.

Çünkü biz, size kirli bulaşığımızı bile emanet etmeyiz...

Çünkü biz söz konusu akidemiz, aidiyetimiz ve mensubiyetimiz olunca; ehliyetsiz sözlere, fikirlere, yönlendirmelere asla itibar etmeyiz...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Diğer Köşe Yazarları