Eleştiride amaç ve eleştirinin yapılış şekli
Sırf laf olsun diye yapılan konuşmalar, eleştiriler, hiçbir mantığa dayanmasa dahi ‘ benim dediğim olsun` amaçlı yapılan itirazlar, muhalefet ve dayatmalar… Yürekte beslenen hırs ve makamdan olma kaygısıyla sırf başkası tarafından yapıldığı için beğenilmeyip yerden yere vurulan işler…
Konuşuyoruz, eleştiriyoruz, itiraz ediyoruz. Ama neyi amaçlıyoruz?
Yapılan araştırmalara göre insanların % 70`i sırf reddetmek, itiraz etmek ve muhalefet için konuşuyor. Kaçımız bu itirazlarımızı daha iyisini bulmaya çalışmak, yapıcı olmak, alternatif üretmek ve tavsiyelerde bulunmak için yapıyoruz? Yine kaçımız haset, kibir, itibardan düşme korkusuyla ve ‘her şeyin en iyisini ben bilirim` düşünceleriyle yapıyoruz? Kalbimizi ancak oranın girdisini çıktısını bilen Allah bilir. O Allah ki kulunun kalbi ile ameli arasına girer de kulu insanlar arasında ne kadar iyimser bir pozisyona bürünürse bürünsün, yaptığı ameli kalbindeki niyet üzerinden değerlendirir. İşte bizler bugün şu geçici dünya hayatında konuşmalarımızda iyi niyet ve samimiyet taşıdığımıza dair birbirimizi ikna edebiliriz. Eğer konuyu eleştiri yönüyle ele alacak olursak bunu insanların iyiliğini istediğimiz için yaptığımıza dair de birbirimizi ikna edebiliriz.Fakat yarın mahşer günü Allah`ı kandıramayız. Onun için hesaba çekilmeden önce hesabımızı iyi yapmak zorundayız.
Bazı insanlarda eleştiri, hastalık derecesindedir. Ufacık ayrıntıları dahi allayıp pullar ve ortada çok büyük bir mesele varmış gibi onunla gündem yaparlar. Yapılan bir işin %99`u iyiyse ve kabul görmüşse onlar %1`inin peşindedirler. Ufacık ayrıntılar için bile emek verilerek yapılan işleri yerle bir etmeye hazırdırlar. Yine insan olduklarını unutup insanın bir yanlışına tüm güzel hasletlerini feda eder ve onu yanlışından dolayı çok kolay damgalarlar. Kendilerinde insanların onurlarını rencide etme hakkı görüp bu hakkı sonuna kadar kullanırlar. İnsanları çok basit şeyler yüzünden yerden yere vururlar. Eleştirdikleri insanlara karşı başkalarının bakış açılarını da etkileyip, aleyhine işleyecek her ayrıntıyı büyütüp ganimet bulmuş gibi değerlendirirler ve kul hakkını hesaba katmazlar.Uzmanlar eleştiri hastalığının kapristen kaynaklandığını ve tedavi edilmesi gerektiğini belirtiyorlar. İslama göre ise kapris; hased, kibir ve hırstan kaynaklanan bir hastalık olup eğer tedavi edilmezse kişinin ahiret hayatını mahvetmeye vesile olacak bir durumdur.
Eleştiri bazı işlerde daha iyiyi, daha yakışanı bulmak adına eğer gerçekten gerekliyse yapılabilir. Fakat doğru yöntemlerle yapılmayıp direk yanlışları ortaya dökme adına yapılırsa insandaki ışığı söndürüp kendisine olan özgüveni zedeler. Böyle bir eleştiri şekli tamamen yıkıcıdır, düzeltici değildir. Yine kişinin yanlışlarını düzeltmesine yardımcı olacak iki yapıcı yöntem vardır:
Birincisi, yapılan yanlış veya eksik üzerinden gelecek için öneri ve tavsiyelerde bulunmaktır. Yanlışı, davranış olarak değerlendirdiğimiz zaman ‘Sen, şöyle güzel vasıfları olan bir insansın. Fakat böyle durumlarla bir dahaki sefere karşı karşıya geldiğinde şu davranışı sergilemen senin açından daha iyi olur` gibi cümleler kullanabiliriz. Veya duruma göre kendimizi de içine katarak hiç kimseye dokunmadan bir takım genellemeler yapabiliriz. Örneğin, ‘Farkında olmadan yaptığımız güzel işlere gölge düşürebiliyoruz. O yüzden bundan sonra davranışlarımıza şu yönlerden dikkat edersek bizim açımızdan daha iyi olur` gibi uyarılar yapmak kimsenin onurunu rencide etmeyecektir.
İkincisi ise iki olumlu yorumun arasına eksik veya kusur üzerinden tavsiyede bulunmaktır. Ortada emek verilerek yapılan bir iş varsa daha iyisinin ortaya çıkması için emeği takdir etmek gereklidir. Hiç kimse emeğinin bir iki ayrıntıya kurban gitmesini istemez. Aynı zamanda başarısızlık duygusu insanın performansını düşürür. O yüzden işin içindeki yanlışlar direk söylenmeyip onlar üzerinden tavsiyelerde bulunulmalıdır. Bunu yaparken kurulacak cümlenin başına takdir, ortasına tavsiye, sonuna da ‘daha iyi olur` kelimeleri eklenilebilir. Örneğin ‘Falan işin güzel olmuş. Allah razı olsun. İşin şu yönünü biraz daha güçlendirirsen veya şununla tamamlarsan daha iyi olur`gibi cümleler kurulursa hem yapıcı hem de yol gösterici olunmuş olur. Yapılan iş, bir yemek yapmak kadar basit veya insanlara karşı yapılan bir program kadar önemli dahi olsa yanlışlar veya eksikler her zaman için ortaya dökme, eleştirme, beğenmeme şeklinde değil tavsiye ve yol gösterme şeklinde onarılmaya çalışılmalıdır. Böylece kalpler kırılmamış, insanların içlerindeki cevher sönmemiş ve ilişkiler de yara almamış olacaktır.
Unutmayalım ki her yaraladığımız insanın hesabı mahşerde kul hakkı olarak bizden sorulacaktır. Allah`ın ahsen-i takvim ve eşref-i mahlûkat üzere yarattığı insanın onuru ile oynamaya hiç birimizin hakkı yoktur.