`Millete Hizmet Programı` ve Nesillerin Eğitimi
Başbakan Erdoğan, Millete Hizmet Programı adı altında bir demeç verip 10 yıllık iktidarlık dönemlerinde yaptıkları icraatlardan ve ileri dönemler için yapmayı hedefledikleri işlerden bahsetti.
Konuştuğu konular içerisinde ele alınması gereken, masaya yatırılması gereken birçok mesele vardı aslında. Bunlardan bir tanesi de nesillerin eğitimi ile alakalı bir meseleydi. Erdoğan, gençliğin emeklerinin eğitime, bilime yönlendirileceğini dillendirmişti. Anladım ki Başbakan değerlerimizi, tarihimizi, kültürümüzü ayakaltı eden ve Allah`a savaş açmak üzere bina edilmiş olan eğitim sisteminden halen ümitvar.
Bekledim ki eğitim sisteminin çarpıklığından ve değişmesi gerektiğinden bahsetsin. Ama ağzından o kelimeler yerine sistem muhafızlığını yapmaya dair sözler çıktı. Anlaşılan dayatıldığından bu yana toplumun insani özelliklerini çalıp bu topluma Batının kokuşmuş bilim adamlarını kendi Peygamberinden (haşa) üstünmüş gibi dayatan Eğitim Sisteminin genliği insanlıktan çıkartıp modern hırsız, modern sahtekâr, modern katil olarak mezun ettiğini Başbakan halen anlayamamış.
Kaynağını Allah`tan almayan bir eğitim sisteminin insanda vicdan, merhamet, sorumluluk bilinci inşa edemeyip insanı sadece eğitimli bir canavar haline getirdiğini, kötü alışkanlıkların ve bağımlılıkların pençesine düşürdüğünü Başbakan halen idrak edememiş.
Kaynağını Allah`tan almayan bir eğitim sisteminin insanda vicdan, merhamet, sorumluluk bilinci inşa edemeyip insanı sadece eğitimli bir canavar haline getirdiğini, kötü alışkanlıkların ve bağımlılıkların pençesine düşürdüğünü Başbakan halen idrak edememiş.
Eğer Erdoğan gerçekten nesilleri kurtarmak istiyorsa insanın fıtratına Allah tarafından verilen özellikleri, yetenekleri, enerjiyi işleyecek; üstelik kendi ecdadının faydalandığı ve onunla yücelip tüm dünyaya insanlık dersi verdiği “Rahmani Eğitim Müfredatı”nı baz alan “Eğitim Metodu” oluşturma çabalarına girmelidir.
İnsanı bir kan pıhtısından yaratan Allah, insanı fıtratındaki yetenekleri ve enerjiyi işlemesinde kendisine sevk unsuru oluşturacak heyecan, merak ve hayret duygularıyla donatmıştır. Bu duygular ilim öğrenmede insana hocalık yapan, motive edip yol gösteren unsurlardır.
Cumhuriyetten bu yana duyguları okullarda tarumar edilen gençliğin merakı, hayreti, heyecanları futbol maçlarının yapıldığı çim sahalarına, son çıkan şarkı albümlerine, modaya, gösterişe ve cinselliğe yönlendiriliyor.
Ay önünde ikiye bölünse dahi etkilenmeyecek kadar basiretini kaybetmiş, sözleri problemli, sıkıntılı insanlar tarafından yazılmış şarkılarla med-cezir (inişli-çıkışlı) duygular yaşayan, ritimle oturup ritimle kalkan, bir futbol takımına yapılan transferi günlerce gündeminden düşürmeyen, muhtevadan (içerikten, ahlaki olgulardan) çok görselliğe önem veren; bu hayatta ne olması gerektiğini, niçin var olduğunu bilmeyen; en önemli meseleleri dahi stendap kültürüyle (geyik muhabbetiyle) konuşan, hayatının tüm ciddiyeti yok olmuş, problemlerinin üstesinden gelemeyecek kadar aciz bir gençlik üreten bu eğitim sisteminin bir daha dönmemek üzere artık def edilmesi gerekiyor.
Üstelik hükümetin amacı yönlendirilmiş dindar bir nesilse ötekileştirilen, bunca çirkefliğin içinde bu toplumun ıslahı için çabaladığından dolayı çeşitli iftiralara maruz bırakılan, çöplüğün içinde güller gibi etrafa koku saçan, rejim bataklığını güneş gibi aydınlık simasıyla kurutmaya aday, kendisindeki yetenekleri keşfedip yüce hedeflere yönlendiren, nitelikli, şahsiyetli, bilimle işlenmeye hazır Peygamber Sevdalısı gençlere sahip çıkacağı yerde neden terör damgası vurmaya çalışıyorlar?
Ortada büyük bir çelişki mevcut.
Hem dindar ve nitelikli nesil isteyeceksiniz hem de bu nesillerin devamlı haklarını ellerinden alıp onları eğiten derneklere ambargo uygulayıp önünü tıkayacaksınız.
Başbakan bunu iyi idrak etmelidir ki kaynağını Rahman`dan almayan bir eğitim sistemi, insanı insan yapmıyor, insandaki cevheri işlemiyor, aksine köreltiyor. Rahmani eğitim metodu insanı eğitmeden, bilgiyi zihinlere vermeden önce insanda ahlak duygusu inşa eder. İnsanı tek bir hücre iken muhatap alan Rabbin, ona uzanan şefkat elinin farkına vardırır. İnsana tüm kâinatın içinde en şerefli varlık olduğunun ve tüm mahlûkatın kendisine hizmet için yaratıldığının şuurunu verip onur, haysiyet, şeref kazandırır.
Yine, Rahmani Eğitim insanda haşyet duygusu inşa eder. Allah`tan haşyet etmek, hayra ermek için insana verilen en soylu duygu ve iç ürpertisidir. Abdullah b. Mesud`a “İlim nedir?” diye sorduklarında “İlim çok şey bilmek değil, Allah`tan gereğince korkmaktır” diyor. Allah`ın sevgisini kaybetme endişesi insanda otokontrol mekanizmasını geliştiriyor.
Yine Rahmani Eğitim, insana sorumluluk bilinci yerleştirir. Allah`a karşı sorumluluk hissetmek, sorumluluk bilincinin en zirve noktasıdır. Allah`a karşı sorumluluklarını yerine getirmeye çalışan insan, elinin ulaştığı tüm insanlara ve kâinata karşı sorumluluk taşıdığının şuuruna varır ve Allah`ın yeryüzündeki ayetlerinin kadr ü kıymetini bilir. Böylece hedefli, nitelikli, şahsiyetli bir hayat yaşar.
Birçok kötü etkenin baskısı altında kalıp değerler bunalımı yaşayan çocuk ve gençlerin bugün çok daha fazla Rahmani eğitime ihtiyaçları var.