• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

İslam davası için çalışan, bu uğurda nice fedakarlıklar yapan Müslümanların çocukları konusunda hayalleri bambaşkadır. Yalnızca kendi halinde yaşayan bir Müslümanınkinden en az hayatı kadar farklıdır. Farklı olması da onun bilincindeki adanmışlık ruhundandır.

Örneğin, dava insanı, çocuğunu İslam davasının en ön saflarında hayal eder. En fazla canını ortaya atanlardan olsun ister. Malını hiç çekinmeden feda etsin, geçici dünya hayatının kölesi olmasın diye temenni eder. İslami ilimlerle, kültürle bezensin, etrafı irşad halkalarıyla dolsun ister. Bir de iyi bir Üniversite okusun, mesleğini yeryüzünü yeniden hak ve adaletle imar etmeye bir vesile bilsin, asıl gayesi ahireti kazanmak olsun ister. Evladını elindeki bavuluyla kendi evinden, kazandığı Üniversitenin şehrine uğurlarken bin bir endişe içini yakar kavurur. Ona ektiklerini biçebilecek midir? Yoksa başkaları o ektiklerini kökünden söküp benliğine dikenli çalılar mı ekecektir? Henüz ergenlik dönemini tamamlayamamış olan evladının Üniversite kapılarında İslami şahsiyeti oturacak mıdır, yoksa kurda kuşa yem mi olacaktır? Bunlar gibi bir yığın soru İslam davasına gönül vermiş her anne babanın kafasını kurcalar. Hele ki günahların altın tepside, bal şerbetiyle karıştırılıp sunulduğu böyle bir zamanda...

Fakat endişeler, tedbirlerin daha sıkı bir şekilde alınması gerektiğinin habercisidir. Bu habercinin bize tuttuğu işaret levhası, çocukları eğitmede daha dikkatli davranmanın her zamankinden daha ehemmiyetli olduğu gerçeğini göstermektedir.

İslam’ın öncü şahsiyetlerinin aile hayatı içerisindeki yetişme koşulları ve yaşam şekillerine baktığımızda ailelerinin onları eğitme meselesini ne kadar da sıkı tuttuklarını anlamakta zorluk çekmeyiz.

Bediüzzaman Hz. "Ben seksen senelik ömrümde seksen bin hocadan ders aldım. Yemin ederim ki benim imanımın çekirdeğini annem oluşturdu. Hocalardan aldığım dersler o çekirdeğin üzerine bina oldu" diyor. Bediüzzaman’ın annesi İslami adapları, ibadetleri evladı için bir yaşam şekline dönüştürmüş. Küçük yaşlardayken İslam'ın yaşam biçimine dönüşmesi, İslami yaşantının ve edeplerin disiplin haline getirilmesiyle mümkündür. Çünkü çocukların iradesi küçük yaşlardayken zayıftır. O yaşlarda onları seçim yapmak zorunda bırakmak, sadece nasihat etmek nefislerinin eline bırakmak olacaktır. İslami hayatı devamlı uygulayabilecekleri alışkanlıklar haline getirmek için kurallar, yasaklar, ceza ve ödüllendirmeler gereklidir.  

Kişinin yeni uyandığında ve bir şeyler yemeden önce ellerini yıkaması, dışarı çıkmadan önce ayakkabı giymesi gibi hayatına yerleşen alışkanlıklar küçük yaşlarda ailesinde kazandığı ve bir ömür terk edemediği alışkanlıklardır. Anneler tıpkı bunlar gibi sofra adabından, su içme adabına, misafir karşılamadan, büyüklerin yanında nasıl oturup kalkılacağına ve nasıl konuşulacağına kadar hayatı boyunca uyması gereken adapları çocuklarına küçük yaşlardan itibaren uyulacak kurallar haline getirmelidir. Ayrıca çocuklarının günlerini yaşlarına göre planlamalı, saatlere bölmeli, bir kağıda çizip duvara asmalıdır. Günlük programın içerisinde Kur’an okuma, kitap okuma, ezber yapma, topluca İslami ders yapma, namaz kılma, oyun oynama ve ders çalışma saatlerini yerleştirmelidir.

İşi programa döktüğümüzde çocuğumuzun öncelik sıralaması doğru bir şekilde belirlenmiş olacaktır. Neyi öne, neyi geriye alması gerektiğini, neyin neyden önce yapılmasını gerektiğini pratikte uygulayarak öğrenecektir. Kur’an okumadan bir tek gününü bile geçirmemeyi, ibadetsiz bir hayatın mümkün dahi olmadığını alışkanlık haline getirerek kavrayacaktır.

Çocuklarımız belli bir süre korumamız altındadır. Ama bir ömür yanımızda, koruma altında tutmamız mümkün değildir. İş, kanatlarımız altından çıktıktan sonra kendi kendilerini koruyacak bir bilincin ve yaşam şeklinin oturmuş olmasıdır.

Bir bina yapmak istediğimizde dahi önce sağlam bir temel atıyor, sonra yükseltiyoruz. Temelini sağlam atmadığımız bir binayı yükseltmenin, sarsıntı karşısında devrilmeyeceğine dair ümit bağlamanın bir anlamı yoktur. Mühim olan Bediüzzaman'ın belirttiği gibi çekirdektir, yani temeldir. Temelin üzeri yaşına göre bilinçle, İslami kitaplar okuyarak ve yaşıtlarının bulunduğu ders halkalarına gitmekle yükselecektir. Çocuklarımız ancak bu şekilde artçı sarsıntılara karşı korunaklı birer şahsiyet haline gelebileceklerdir.

Temelini sağlam attığımız çocuklarımızdan korkmayalım, onlar için güzel temenniler beslemeye devam edelim. Alışkanlık haline getirdiğimiz her bir İslami ilke, bir nur olup onlara yol gösterecektir. Her bir Kur’an ayeti bir işaret levhası olup tali yollardan ana yola çıkartacaktır. Onlar ilmin lezzetini aldıkça daha büyük lokmaları heyecanla isteyecek, daha lezzetli kitaplar okuma iştahları artacaktır.

Yüce Rabbimiz evlatlarımızı hidayet öncüleri kılsın, onların elleriyle İslam alemine hayırlar getirsin. Onları da bizleri de istikametten ayırmasın. Amin