• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Petrol zengini Venezuela’da son yıllarda insani krizler, protestolara dönüşüp iç çatışmaya doğru ilerlemektedir. Venezuela, Sosyalizmi kendine uyarlayarak farklı bir yönetim oluşturmuş ve kapitalist sisteme muhalefeti ile Chavez’den bu yana hep gündem olmuştur.

ABD’nin küresel hegemonyasının, hemen yanı başındaki Venezuela’yı etkilememesi elbette ki ABD için dost ve düşman için kabul edilemeyecek bir durumdur. ABD yıllardır ambargoyla insani krizlere sebep olmuş ve artık çark dönemez duruma gelmiştir. Ambargoyu kendi ihtiyaçlarına göre ayarlayan ikiyüzlü ABD, petrolde herhangi bir ambargo uygulamamaktadır.

Venezuela’da, Çin ve Rusya’nın ciddi yatırımları var; Çin’in toplamda 70 milyar dolar yatırımı bulunmakta ve bunu çoğunlukla petrol karşılığı olarak devam ettirmektedir. İpek Yolunun Güney Amerika’da etkin olması için alt yapı projelerini de üstlenmektedir. Rejimsel bir yakınlık söz konusu olduğundan askeri teknoloji ve askeri eğitime de destek olmaktadır. Rusya daha çok enerji ve askeri olarak işbirliği yapmaktadır. Enerjide liderlik için petrol sahalarında söz sahibi olmanın gayretindedir.

Muhalefetin alternatif bir yönetim oluşturması ve uluslararası camiadan gelen desteği görünce Çin ve Rusya önlem almak zorunda kalmışlardır. Rus petrol şirketi LUKOİL Venezuela’dan çekildiğini belirtmiş benzer bir durumu Çin’de yaparak; muhalefet ile görüşmeleri basına yansımıştı. ABD’ye muhalif Venezuela’ya destek çıkan bu devletlerin aldıkları pozisyonu ulusal çıkar olarak adlandırmak yetersiz olacaktır.

ABD her bölgede Çin ve Rusya’nın kaynağını ve desteğini kesmeye çalışmaktadır. Çin ve Rusya, ABD ile karşı karşıya gelmemeye özen göstermektedir. Enerji tedariki ile ayakta duran Çin’in, İran’dan sonra Venezuela’dan da enerji alımının kısılması ciddi problemleri beraberinde getirecektir.

ABD Venezuela’da muhalefete destek için AB’yi ve etkisi altındaki devletleri zorlayacaktır. Venezuela ise karışıklık çıkarılmaya çok müsait; ekonomik kriz, günlük ihtiyaçları karşılayamayan halkı bezdirmiş ve dış yardım içerikli müdahalelere destek olmasını sağlayacaktır. Chavez’den bu yana zenginleşen askeri güç ise halkın tepkisi, uluslararası yaptırımlar ve ABD kaynaklı parasal destek zamanla ikna(!) edecek sebeplerdendir. Sonrası ise malum uluslararası petrol şirketleri ülkeye çöreklenerek ülkede sömürdükleri insani enerjiye, yeraltı kaynaklarını da eklemek kalacaktır.

Türkiye darbe söylemiyle Maduro’ya desteğini ilk açıklayan devletler arasındaydı. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler mesafeden dolayı fazla gelişememiştir. 2018 yılında Venezuela’dan 1 milyar dolar civarında altın satın alınmıştır. Darbenin başarılı olması veya bu şekliyle devam etmesi durumunda Venezuela’dan satın alınan altınlardan dolayı yeni bir Zerap ya da Halkbank olayı kaçınılmaz bir hal alabilir.

Bir petrol devi, küresel kapitalist güçlerin çabalarıyla açlıktan kırılır hale getirilmiştir. Benzer bir durumu İran’da da yapmaya çalışmaktadırlar. Türkiye’ye İran’ın etkisi Venezuela gibi olmayacaktır.