• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2498.11
  • ...

Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın Çin İpek Yolu görüşmelerinden sonra ABD ziyareti virgül ile başlayan noktalı virgül ile devam eden bir süreci aynı haliyle devam kararı alındığı gösteriyor. Trump ben YPG ye silah vermeye devam edeceğim, Erdoğan ise bende fırsat buldukça vuracağım söylemiyle ziyaret bitti.

İç siyasetin yoğun baskısı altında olan Trump, kendisini silah lobisinin desteğini almak ve ABD halkını oyalamak için Suriye çıkmazına müdahale etmekten başka yol bulamıyor. Kurumların çatışmasıyla bazı durumlarda tamamen çaresiz kalan Trump, bize 17-25 Aralık sonrası eli kolu bağlanmış durumda kalan Türkiye Devletini hatırlatıyor; teröre karşı tutuklama kararı çıkaracak hâkim ya da tutuklayacak polis ya da konulacak cezaevi bulamayan devlet… Aynı durumu şimdi Trump yaşamakta, bu konuda önünde Erdoğan tecrübesini değerlendirmek isteyebilir yada ABD`yi yeni savaşa koyarak başkanlığını pekiştirmek için halkı oyalamak isteyebilir. İkinci seçeneğin ağır bastığı görülmektedir. Görüşmede iki liderden biri terörist başı Fettullah Gülen`i diğeri ise İzmir Protestan Diriliş Kilisesi Papazı Andrew Craig Brunson`u istedi. İkisinin de suçlaması ise aynı FETÖ! Papazın karanlık ve derin bir yapı içinde olduğu gün yüzüne çıkmış oldu.

Haziranda ABD, PYD`yi ağır silahlar başta olmak üzere silahlandırmaya başlıyor Türkiye ise üç noktada; Afrin, Tel Abyad ve Sincar için askeri yığınağına ağırlık vermekte. Türkiye ziyaretinden sonra Sincar`a peşmerge güçlerine yürüme emri veren Barzani sükûnetini korumaktadır. Muhtemelen peşmerge Sincar sınırında ABD engeliyle karşılaştı! Ayrıca Devletleşme yolunda ilerleyen Barzani, muhalefetten Goran Hareketi lideri Noşirvan Mustafa`nın ölümünü bağımsızlık için değerlendirebilecek mi? Barzani`yle bu süreçte Kerkük`teki bayrak olayından dolayı milliyetçi eda ile küskün bir siyaset izlenmesi bölgede yine Türkiye`nin elini zayıflatacaktır. Aksine Kerkük`teki halk oylamasına saygı göstermesi daha doğal bir tutum olurdu. Demokratik toplumlarda halk oylaması saygıyı gerektiriyor.

 PKK`nin Sincar`dan çıkarılması da Rakka operasyonuna bağlandığı bir süreçte özellikle ABD Rojava da PYD ile ortaklığı ilerletmiş durumda ve iki ay kadar önce Suriye Demokratik Konseyi Eş Başkanı İlham Ahmed`in bir ay süren ABD ziyareti ve ardından hızlanan silahlandırma süreci PYD`nin devletleşme kararının uygulama kısmının kaldığını göstermektedir. Silahların Türkiye`ye karşı kullanılmayacağı garantisi PYD  Menbiç`i alınırken de verilmişti. Batının ikiyüzlü politikası ispat istemez bir gerçektir!...

Bölgede ABD ile ilişkilerin uzun vadeli olarak yürütülemeyeceği anlaşılsa da Batı`nın Ortadoğu`da daha büyük bir yıkıma hazırlandığı ve bu yıkımı en aza indirmek için özellikle bölgede ki İslam ülkelerin gayretini gerektirmektedir. Türkiye`nin bölgede sadece Arap aşiretlerle görüşmesi yetersiz kalacaktır özellikle Kürt aşiretlerle de işbirliği elini güçlendirecektir. ABD`nin bölge tarafından kurtarıcı olarak görülmesi, Afganistan ve Irak tecrübesinden sonra daha da acı gelmektedir. George Fridman`nın söylediği gibi ‘`ABD düşmanlarını yok etmeyi düşünmüyor onları birbirleriyle çatıştırarak üstün olmalarını engellemeye ve kendi üstünlüğünü korumaya çalışıyor. Savaşı kazanmak yerine karşı tarafı karıştırmak daha kazançlıdır.``