• DOLAR 32.594
  • EURO 34.83
  • ALTIN 2495.612
  • ...

Kur`an iman mertebesini çok önemser. Yakin ise daha da değerlidir.

İman, güven duymak demektir. İmanın birçok tarifi olabilir. Ama biz imanı, “Tecrübeye gerek duymadan Allah`ın buyurduklarının hayır ve güzelliğine güven duymaktır” diye tanımlayalım. Yakin ise bu sonucu yakinen görmektir. Uzağı yakın görmektir.

Şimdi bu konuya bağlı olarak İnsanları kabaca ikiye ayırabiliriz,

Doğrudan güven duyarak iman edenler, yakinen tatmin olanlar

Güven duymayan,  dolayısıyla deneye kobay olmayı seçenler

İnananlar güven duyarlar. Allah`ın her emrini büyük bir güven ve itminan ile doğru kabul ederler. Bunun zıddını tecrübe etmeye gerek duymazlar. Çünkü hakikati yakından ve yakinen bilirler.

Güven duymayanlar ise tecrübe etmeden sonuca ikna olmayanlardır. kobay olmayı seçenlerdir. Onlar güven duymadıkları, inkâr ettikleri için Allah`ın emir ve nehiylerinin doğruluğunun kobayı olurlar. ibreti alem olurlar. Çünkü onlar zıddı denemişlerdir. Böylece denek olmuşlardır. Dönek de diyebiliriz. Allah`ın hükümlerinin kobayı olmuşlardır. Böylece Allaha güvenenlerin kalbine itminan sağlayarak onlara bir tür hizmetkâr olmuşlardır.

Başka bir ifadeyle insanlar ikiye ayrılır,

Denemek isteyenler

Dinmek isteyenler

 Deneyenler, dinmek isteyenlerin kalplerine tatmin sağlar.

Allah`ın bütün emir ve nehiyleri bu konuda net bir sonuç gösterir. Kim bunların zıddını yaparsa kobay olarak bunların olumsuz sonuçlarının somut bir ispatı olur.

Tecrübenin aslı “carab” tır. Carap da uyuz hastalığıdır. Çünkü iman steril bir ortamda temiz ve tahir olmayı seçmektir. Buna karşılık tecrübe, belirsiz ortamlarda sürtünmeyi hatta sürünmeyi gerektirir. Farklı temaslar gerektirir. Bu da insanı uyuz-carab olmasına sebep olur. Hani çorap da buradan gelir. Çünkü insan doğal olarak ayaklarının üşüdüğünü hisseder ondan dolayı çorabı giyer. Ama tecrübe yolunda her şey bu kadar kolay olmayabilir. Bazen bunun sonucunda uyuz olmak da vardır. Bu nedenle sosyal, bireysel, idari, iktisadi, hukuki ve ahlaki meselelerde deneme-yanılma yoluna gitmemek gerekir. Burada tecrübe illa da çorapsız olmayı seçmek demektir. En nihayet bunun sonucu da uyuz olmaktır.

Şimdi dünyada insanlar ikiye ayrılmış durumdadır,

Allaha iman ederek, O`na güvenerek O`nun emir ve nehiylerine uyanlar,

Bir de tecrübe yoluna başvuranlar, daneme yanılmayla yol kat etmeye çalışanlar…

 Şimdi görüyoruz ki bu sondakiler uyuz olmuş durumdadır. Nesil sorunu yaşıyorlar. Sağlıkları bozulmuş. Dizlerinde derman kalmamış ve kepaze olmuşlardır. Girdikleri her delik, bulaştıkları her alan onlarda kaşıntı yapıyor.

Belki başka hastalıklar da var; ama bugün insanlar arasında en yaygın hastalık tecrübe-carap etme namı diğer uyuz hastalığıdır.

İnsanlar illa denemek istiyorlarsa yapacak bir şey yok. Ne de olsa deney ve denek, bilimsel metotta kesin sonuca ulaşmanın, tezleri ispat etmenin en önemli yoludur. Buna ihtibar da denir. Allah (cc) “Mutlaka haberlerinizi sınayacağız” (Muhammed:31) buyurur. Yani birileri kobay olmak istiyorsa denemesi bedava, buyursun olsun; ama bizim açımızdan sonuç bellidir. Fakat Müslümanlar bu konuda laboratuvar sahibi kimseler gibi davranmıyorlar. Hep kendi inançlarını, hükümlerini laboratuvara sürüp ispat etme uğraşındalar. Oysa bu, Müslümanlara yakışmıyor. Müslümanlar Allah`ın emir ve nehiylerini, hükümlerini laboratuvarda deneme, namı diğer ispat etme hevesinden vazgeçmelidir. Zaten dünyada geniş bir kesim kendini İslam`ın ahkâmının zıddını yapma cüret ve inadına mahkûm etmiş durumdadır. Onlar çoktan kobay olmaya razı olmuşlardır. Uyuz olmayı göze almışlardır.

Şimdi Müslümanlar kendilerini korumaya alarak, çoraplarını giyerek, baldırlarını koruyarak tecrübeden sakınmalı buna kalkışan gönüllü kobayların sonuçlarını ibretle seyretmel