• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...

Başlıktaki sorunun "güçlü" ve "zayıf" kısımları atılsa bile, Evrensel manada toplum mu; devlet mi sorusu çok önemli bir hakikate ve haklılığa işaret eder, vurgu yapar... Esasında hem teorik olarak, hem de pratik olarak devlet nihai hedef olarak görülmez. İslam ve diğer semavi dinler, insanlığı "Ümmet" olgusuyla ele alır. Sol-sosyalist paradigma insanlığa enternasyonalizm vurgusuyla yaklaşır. Milliyetçi kavmiyetçi teorilerde de en nihayetinde kendi ırklarının öncülüğünde bir dünya topluluğu hayal edilir ve hedef alınır.. Devlet ise; bu nihai hedefe ulaşmada bir aygıt ve araç olarak değerlendirilmektedir. Evrenselliğin bir ön aşaması olarak ele alınmaktadır... Teoride ve örgütsel bazda her ne kadar devlet olgusu hayalleri süslemekte olsa bile; pratikte ve evrensel gidişat anlamında pek çok alanda evrensellik tamamlanmıştır... Misalen bugün bütün radyo, televizyon, telefon vs. iletişim ve bilişim teknolojileri, özellikle uydu frekans tabanlı bütün işletimler ilkesel olarak bir elden ve uyumlu olarak uygulanmak zorundadırlar... Aynı şekilde bütün havayolu ulaşımı, hatta deniz aşırı transformasyonda bile evrensel ilkeler geçerlidir. Olmak zorundadır da...

Ticari ve ekonomik anlamda günümüzde pek çok sınır ötesi, uluslararası ve ulus üstü şirket ve organizasyonlar zorunlu olarak ortaya çıkmışlardır... Bunlar insanlığın olağan akışı içerisinde; gereklilik olarak ortaya çıkan durumlardır. Bunların çok daha ileri boyutları, çok yakın bir süre içerisinde kendisini gösterecektir de. Aslında sorun insanlığın evrenselleşmesi meselesi değildir. Sorun adaletsizlik ve kaynakların hakça eşit ve dengeli bir şekilde paylaşılmaması sorunudur. Bu sorundan dolayı evrensellik çoğu zaman emperyalizm ile eş manada tutulmuştur. Çünkü evrenselliğe emperyalistçe bir yaklaşımla gidilmek istenmiştir. Esasında emperyalizm ile imparatorluk aynı kökenden gelmektedir. İmparatorluklar, emperyalist yöntemlerle kurulduğu için insanlık sürekli bu tarz evrensellik ten korkmuştur. Bu cihetle birtakım olması gereken kavramlar bile, bugün ürkütücü bir durumda görülmektedirler.

Özellikle İslam, yeryüzünü; sınırları sabitlenmiş devletler olarak ya da sınırları belirlenmiş, kavimleri birbirinden ayrıştırılmış devletler olarak ele almaz ve görmez...Bunu Kur’an-ı Kerim'de çok net görebiliyoruz. Kur’an-ı Kerim ilk önce evrensel İslam ümmetinin merkezi olarak Mekke'yi müşriklerden temizlemeyi öngörmüş, emretmiştir. Daha sonra ise yeryüzü fitne fesattan aklanıp din yalnız Allah'ın oluncaya kadar müminlere hareket direktifi vermiştir. İslam; dünya insanlığını ümmet temel'in de tanzim eder. Vatan, memleket olarak da dünya coğrafyasını yekvücut olarak ele alır. Böylesi bir durumda, ne küreselleşmeden ne de evrensellikten korku olmamalıdır. Bizatihi Allah'ın ön gördüğü, vaaz ettiği bir şekilde evrenselliğe doğru yol alınmalıdır. Kültürel manada yerellik göz ardı edilemeyeceği gibi, evrensellik de dışlanmamalıdır... Hal böyleyken, genelde İslam alemi, özelde de Kürtler gibi milletler; devlet aygıtını çok farklı değerlendirerek, büyük bedeller ödediler... Bazı milliyetçi yaklaşımlarda, devlet olgusuna çok ötesinde ve üstünde anlamlar yükleyerek işi yanlış bir boyuta taşıdılar. Hatta dünya üzerindeki güçlü pek çok ülke, " devlet" aygıtını bir zulüm aygıtı bir işgal aracı olarak da kullanmaktadır. Bunun en büyük örneğini Amerika, İsrail, Çin, Rusya gibi devlet aygıtlarında görmek mümkündür. Suriye, Somali gibi işgal altındaki devletler de; bu ilişkiyi iki yönlü olarak ve çok rahat bir şekilde gözlemleyebilir ve değerlendirebiliriz. Bununla beraber gerek İslam aleminde, gerek milliyetçiliği ön plana çıkaran pek çok devlette, gerek Kürtler gibi ulus-devlet çabası içinde olan toplumlarda, şunu çok bariz bir şekilde görmekteyiz... Hayatını feda edenlerin çoğunun bir ev tapusu bile yok iken, düşman olarak gördüğü diğer bir kavim mensupları, o toprak üstünde, o coğrafya da çok büyük şirketler kurmuş, imkan ve menfaatler sağlamışlardır. Bu çelişkilerin iyi bir şekilde görülüp değerlendirilmesi gerekir. Ve unutulmamalıdır ki nitelikli bir toplum da ancak nitelikli eğitimli bireylerden oluşmaktadır. Evrensel İslam ümmetinin vücut bulması dua ve temennisiyle; Allah'a emanetsiniz.

Abdullah Yasin