• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

Son haftalarda medyanın gündeminde olan  “erken seçim” tartışmaları çok konuşulacak gibi. Bu tartışmanın aktörleri olan siyasi partiler ise bu atmosfere çoktan ısınmışlar. Özellikle günlerdir CHP’nin göz kırptığı HDP’nin “açıktan ittifak istiyoruz” teklifine karşı nerdeyse seçim zamanını beklemeden evet diyecekler. Hatırlanacağı üzere onların ittifakı “beraber iyi salladık” sözleriyle kamuoyunda konuşuldu. Çok geçmedi, kapılar ardındaki ittifakları gittikçe alenileşiyordu.  Birlikte sözde gizli ittifaklar yaptılar, güçlerini birleştirip şehir şehir gezdiler.  Yerel seçimlerde Sezai Temelli'nin o sözleri hala hafızamızda duruyor; “Ekrem İmamoğlu da Mansur Yavaş da seçilmişse bilecek ki HDP'nin oylarıyla seçilmiştir...”

En son hüküm giymiş üç ismin milletvekilliğinin düşmesinden sonra CHP ve HDP’nin, ortak bir tarzla Mecliste slogan atması siyasette yeni duruma işaret ediyordu zaten. CHP ve HDP artık neredeyse tek bir parti gibi davranıyor.  Burada dikkatimi çeken, HDP mi CHP’yi kullanıyor yoksa CHP mi HDP’yi kullanıyor? Ya da her iki cenahta birbirini kullanma üzerine mi strateji belirliyor? Ya da tabanlarını ikna ederken “onları kullanıyoruz” cümlesini kim daha güçlü söylüyor? Asıl olan ise, onların üst aklı aynı kişilerdir ve “ittifak” emrini vermişlerdir. Onlara düşen görev ise tabanlarını ikna etmektir. “Biz onları kullanıyoruz” sihirli sözcüğüyle…

Fakat burada acıdığım ve şamar oğlanı haline gelen Kürt kardeşimin HDP’nin rotasız ve istikametsiz siyasetini ne zaman göreceğidir.  Zira yıllar yılı Kürtlerin varlığını dahi inkâr eden, Türkiye sadece Türklerindir ve Türk etnik ırkından olmayanların bu ülkede sadece köle ve hizmetçi olma hakkı vardır diyen CHP değil miydi?  “Türkçe konuş” baskıları yapan, insafsızca Kürtlere işkence yapan, dışkı yediren, mahkemelerde yapılan Kürtçe savunmaları “bilinmeyen dil” diye tutanaklara geçirten acaba CHP değil miydi? Cumhuriyet tarihini biraz irdeleyin Allah aşkına… 1930'ların CHP'li Başbakanı İsmet İnönü Sivas demiryolu açılışında: “Bu ülkede sadece Türk etnik ulusu ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiçbir ırkın böyle bir hakkı yoktur.” demiştir. ( Milliyet 31.08.1930)

Aynı şekilde 1930'ların CHP'li Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, Ağrı ayaklanması sırasında Ödemiş’te seçmenlere yaptığı bir konuşmasında: "Türk, bu ülkenin yegâne efendisidir, yegâne sahibidir. Saf Türk ırkından olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi ve köle olma hakkı.  (Cumhuriyet 19.09.1930) Buna benzer çok örnek verilebilir… Birileri diyebilir ki değişim olmuş olamaz mı?

“Evet” demek isterdim ama maalesef bu gerçeklik değişmemiştir. CHP'nin 20. Yüzyıldaki Kürt düşmanlığı üzerine kurgulanan ırkçı yaklaşımları bitmemişti, 21.Yüzyılda aynı ırkçı zihniyet bu defa CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler'in “Türk ulusuyla Kürt milliyeti eşit olamaz” sözleriyle kendini ele vermişti. Buna benzer çok örnek verilebilir; fakat köşe sözcüğümün dolduğunu görüyorum. Son söz; Kürt kardeşim! HDP’nin seni götürdüğü CHP gemisini görme zamanı gelmedi mi?

Abdullah KAVAN