• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

Halk olarak sanki bir bilim kurgu filminin içinde veya bir sosyal deneyin parçası gibi hissetmeye başladık. Meseleye hikmet gözüyle bakmayanlar biraz daha ürkmüş gözüküyor. Sanki korku romanlarındaki senaryoların gerçek olması ve kendini bu romanın tam ortasında görürcesine ürperti veriyor. Zira insanların bir türlü kendisi için kabul etmediği ölüm korkusu kapımıza dayandı. 

Bazen düşünüyorum; herkesin gündemine aldığı eşitlik özlemi bir hayal midir insanlık için. Hele günümüz dünyasında kayırmaların içselleştirildiği bir zaman diliminde. Zengin ile yoksulun ya da güçlü ile güçsüzün bir meselede eşit olmaları ne kadar mümkün görünüyor? Fakat bazı durumlarda iş değişebiliyor. Bu da İlahi eşitliktir. Söz konusu eşitlikten birisi de tüm insanların ölüm konusunda eşit olmalarıdır. Bu günlerde tüm dünyanın gündemini kuşatan koronavirüs hastalığının sınıf ve mevki farkı gözetmeksizin insanların vücutlarına girmesi gibi...

Bahsettiğimiz meselenin, yani bulaşıcı Kovid-19 virüsü karşısında mevki ve sınıf farkı olmaksızın tüm insanların eşit olduklarının son delili; İngiltere tahtının veliahdı Prens Charles'ın ve İngiltere Cumhurbaşkanı’nın da bu hastalığa yakalanmış olmasıdır. Tüm tedbirler ve imkânlar onları koruyamadı veya hastalık onlara torpil geçmedi. Burada Charles’ten söz etmemizin nedeni; medyaya konu olmuş korunma tedbirleriydi. Lakin Charles bu hastalığa yakalanmamak için çok dikkat ediyor ve örnek alınmasını gösteriyordu. Karşılaştığı kişilerin elini tutmak yerine, Japon usulü iki elini birleştirip çenesine götürerek ve eğilerek selam veriyordu. Kalabalık içerisinde insanlarla arasına mesafe koyuyor ve kimsenin bu mesafeyi ihlal etmemesini istiyordu. Ama virüs ona torpil geçmedi ve tüm tedbirler bir işe yaramadı. Yani Koronavirüs, güçsüz ve yoksul insanların vücutlarına hangi şekilde girdiyse, Prens Charles'ın bedenine de aynı yöntemle girdi.

Bir de bu yaşlı amcalar meselesi…  Sanki virüs sadece onlar içinmiş gibi davranılıyor. Evet, bu hastalığa karşı 65 yaşını geçenlerin daha az dirençli olduğunu biliyoruz. Fakat çok genç olanlar için de hastalık riski sıfır değil. Vücutta kalıcı tahribatlar bırakabiliyor. Yani söz konusu ilahi eşitliği hiçbir zaman unutmayalım. “Her canlı ölümü tadacaktır” (Ankebut/57) ilahi fermanıyla ölümü kendisi için kabul etmeyen insan da tüm canlılar da bir şekilde bu dünyadan göçüp gidecektir.

Sonuç olarak; yaşadığımız sürece, tedbirlere ve sağlık kurallarına uymayı ihmal etmeden, tevekküllü bir duruş sergileyelim. “Bir musibet bin nasihatten evladır” ilkesini bir kez daha düşünelim. Ve hayatımızı bu zaman diliminde bir kez daha gözden geçirelim. İlahi adalet karşısında makam, mevki, sınıf ve hiçbir torpilin geçmediğini içselleştirelim. Gözle görülmeyen bir canlıya karşı tüm dünya aciz kalmıştır. Allah’ın kudret gücünü, görünmeyen bir virüs üzerinden bir kez daha düşünelim. Kendi acziyetimizi ve ne kadar zayıf olduğumuzu bir kez daha hatırlama zamanıdır.