• DOLAR 32.528
  • EURO 34.777
  • ALTIN 2496.854
  • ...

Hatırlanacağı üzere “Fırat kalkanı” ve “Zeytin dalı” operasyonları öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan önce sinyal vermiş, ondan sonra operasyon başlamıştı. 2018 yılının son ayında Erdoğan yeni bir operasyon sinyalini vermişti ki buna karşı ABD, alel-acele Suriye’den çekileceğini açıklamıştı. Ve üç ay gibi bir süre vererek son derece etkili bir oyalama manevrası yapmıştı.  15-12-2018 tarihli köşe yazımda; ABD’nin Suriye’den çekilmeyeceği, bunun sadece bir oyalamadan ibaret olduğunu söylemiştim… Gelinen noktada 8 ay geçmesine rağmen ABD’nin Suriye’den çekilme için kılını bile kıpırdatmadığını gördük. Hatta tam tersi bir hamleyle kara gücü olarak gördüğü PYD/YPG’yi silaha boğdu.

 Bu gidişatı gören, her seferinde ders çıkarmada geç kalan yetkililer tekrar operasyonu gündeme taşıdılar. Birkaç gün önce Erdoğan büyükelçiler toplantısında Fırat’ın doğusu için operasyon sinyali vererek: “Güney sınırımızda büyüyen müttefiklerimizin ağır silahları ile büyütülen bu yapı ortadan kalkmadıkça Türkiye kendisini emniyette hissedemez. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları ile başlattığımız süreci inşallah çok yakında farklı bir aşamaya geçireceğiz.” açıklamasında bulundu.

ABD, Türkiye’nin güney sınırına Aralık ayındakine benzer büyük bir askeri yığınak yaptıklarını kendi istihbarat araçlarıyla tespit ettikten sonra, Ankara’yı yeniden oyalamak ve durdurmak için kendileri harekete geçtiler. Zira ABD, hem PKK/YPG’nin hamiliği rolünden vazgeçmek istemiyor, hem de Türkiye ile bir anlaşma yaparak Ankara’nın YPG üzerindeki baskısını sınırlamaya çalışıyor. Bu lokomotifi sürdürmek adına anlaşma umudunu taze tutmaya yarayabilecek “güvenli bölge” söylemini de canlı tutuyor.

Peki, muhtemel operasyona karşı ABD yeni bir atak yapacak mı?

Aslında atak yapacak sorusu geç kalmış bir soru. Çünkü operasyon hamlesine karşı Türkiye kapısına dayandılar bile. ABD, sınıra yapılan yığınağı fark etmesi ve Erdoğan’ın açıklaması üzerine davet edilmeden Ankara’nın kapısını çalmış oldular. ABD klasikleşen oyalama taktiklerine karşı Türkiye, “bu defa son, artık sabrımız kalmadı” tavrını beklerken “güvenli bölgede mutabık kaldık” sözleriyle yine oyalama tuzağına yakalanmış gözüküyor.

Şimdiye kadar ABD, sözde müttefik dediği Türkiye’ye “hem tokat atıyor,  hem de acıdı mı? üzüldüm!” taktiğini uyguluyor. Zira ABD, YPG’yi koruma hedefinden vazgeçmemekle birlikte, Türkiye’nin müdahalesinin bir tür savaş nedeni sayılabileceğini de hiçbir zaman söylemedi. Hatta “Türkiye’nin endişelerini anlıyoruz! gibi komik açıklamalarla gazını hep almaya çalıştı.

Toplamda böyle bir duruş “Acaba ABD’nin oyalama dışında başka bir seçeneği yok mu” sorusunu akıllara getiriyor. Ya da Suriye içerisinde kendi çıkarları doğrultusunda anlaşabilecek Türkiye, İran ve Rusya denkleminde YPG kozunu çok zayıf görüyor. Bundan dolayı da yeniden Türkiye’yi durdurmak ve oyalamak adına her yolu deneyecek gibi. Bugünkü en sağlam kozu “güvenli bölge” üzerinden Türkiye’yi oyalamak, muhtemel operasyonu ertelemek ve kara gücünü daha da güçlendirmektir.

(Not: Mehmet Yavuz hocamızın ailesine ve tüm dava arkadaşlarına taziyelerimi iletiyorum.)