• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.89
  • ...

Malum olduğu üzere basın-medya her zaman bütün çalışmaların göbeğinde. Doğru ve ilkeli bir medyanın imar ve refahtaki etkisi çok büyüktür.

Aynı şekilde yalancı, ilkesiz ve sapkın bir basın-medyanın da yıkım ve huzursuzlukta etkisi o derece fazladır.

Bugün itibar suikastından tutun da yalan yanlış bilgiler üzerinden farklı alanlarda çekilen operasyonlara kadar medyanın içinde yer almadığı neredeyse hiçbir faaliyet kalmamıştır. 

Onun için dünya genelinde medyaya akıtılan paranın haddi hesabı yoktur. Ne yazık ki genelde medya artık bir sömürge aracı haline gelmiştir.

Savaş artık alan değiştirdi; meydan muharebelerinin yerini klavye cebelleşmeleri ve ekran höykürmeleri almıştır.

İşgaller, soykırımlar ve darbeler için medya hep önayak oldu, oluyor. Bütün hazırlıklar medya üzerinden yürütüldü, yürütülüyor. Aynı cellatlık bugün daha insafsızca bireylere, parti ve STK’lara karşı yapılıyor.

Çekmek istedikleri operasyonlara hazırlık için medyayı hep öncü kuvvet olarak kullandılar. Sonradan gerçekler öğrenilince de sonucun değişme gibi bir durumu zaten kalmıyordu.

Fonlanan gazeteler ve TV’ler üzerinden istedikleri ahlaksızlığı yaydıkça yaydılar. ‘Proje’ ve ‘fon’ zinciri üzerinden ilkesiz ve tutarsız basını adeta kiralık maşa olarak kullandılar.

Geçtiğimiz yılın başında Amerikan Chest Foundation'ın yayınladığı verilere göre, son 10 yıl içinde Türkiye'deki kuruluşlara sağlanan destek miktarı, felaketin boyutunu ortaya koyuyordu.

İçlerinde kıytırık internet sitelerinden tutun da kendini ciddi addeden yayın kuruluşlarına kadar birçok medya organına ve onlara bağlı vakıflara yüzbinlerce dolarlık hibe aktarılmıştı.

Önlerine koydukları projeler üzerine yüksek meblağlı paralar akıtmışlar. Çocuk, kadın, cinsiyet eşitliği, iklim vs. harsı ve nesli bozacak aklınıza her ne geliyorsa onunla ilgili sunulan projelere ‘hibe’ veriyorlar.

Bu satılık kalemler ve dalkavuklar da aldıkları para karşılığında insanlarımızın yaşam biçimine, ahlak yapısına adeta kibrit suyu döküyorlar.

Bütün bunlardan niye bahsettim. Çünkü hiçbir zaman tam gündemden düşmeyen şu fonlanan gazeteciler meselesi yine gündemde.

Bu sefer bunu gündem eden CHP’nin bir genel başkan yardımcısı. Fonlanan gazetecilerin veya ajansların isimlerinin elinde olduğunu söylüyor.

Aynı genel başkan yardımcısı bir müddet önce de Halk TV ile yaptıkları anlaşmayı feshettiklerini belirtirken başka kanallarla da anlaşma yaptıklarını ama detay açıklayamayacağını ifade etmişti. Yani birilerini fonladıklarını açık açık beyan etmişti.

Elinde kimlerin listesi olduğunu ve iddianın ne kadar doğru olduğunu bilmiyoruz ancak, CHP’nin TV kanallarıyla haber yaptırmak üzerine anlaşma yaptığı ortaya çıkmış ve herkes ayan beyan buna vakıf olmuştu. Yani bu iş biraz daha o tarafın işine benziyor diye düşünüyor insan.

Farklı anlaşmalarla fonlandıkları şüphesiz olan sol tandanslı sözde basının HÜDA PAR gibi bir siyasi partiye yönelik bu derece hadsiz ve pervasız davranması dikkatlerden kaçmıyor. Sergilenen çirkefliklerin boyutu, aldıkları kemiğin büyüklüğünü göstermesi açısından önemli delildir.

Basına reklam için para verirsin, hadi kendi haberini yaptırmak için de diyelim ki birilerini fonlarsın; ancak bu yalan yanlış haberler, iftiralar ve itibar suikastı için kiraladıklarınız veya satın aldıklarınız sahiden sınırı çok zorluyor, hakaret ve iftirada sınırı tanımıyor!

HÜDA PAR’a saldırı için bunların aldıkları ücretlerin miktarları elbet bir gün ortaya çıkacak; çünkü gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi bir huyu var.

Bir gün muslukları kesildi diye de belki kendileri olup bitenleri, yapılan çirkin anlaşmaları itiraf edip durumu kurtarmayı da düşünebileceklerdir. Ama bilinmeli ki o zaman da onlar şeref, haysiyet ve onur limitinde sıfırı gördükleri için özürleri de kabul edilmeyecektir.

Basında kimi zümreler gerçekten çok çirkinleştiler, çok çirkefleştiler, çok alçaldılar. Kadınlara yardımcı olmayı, onlara destek sunmayı; kadına düşmanlık, şeklinde manipüle edecek kadar adileştiler.

Şeref, ahlak ve haysiyetlerini bunlar kaç paraya sattı diye gerçekten insan merak ediyor. Yoksa, ‘hiç yoktu zaten, onun için kârdayız’ diye mi düşünüyorlar? Çözemedim!

…..

Not: İstanbul ve Kırklareli’nde şiddetli yağmur sonrası meydana gelen su baskınları ve sel felaketinden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Yaşanan afet nedeniyle vefat eden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyorum.