• DOLAR 32.504
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...

İslam’ın özellikle değer verdiği zamanlar ve mekânlar vardır. Kaynaklardan elde ettiğimiz bilgilere göre ibadetlerin çoğunun zaman ve mekâna göre sevabı farklı olur. Mesela haftanın belli günlerinde tutulan orucun, mescitlerde kılınan namazın fazileti ayrı olur. Hatta bu mescitlerin içerisinde belli bazı mescitlerde kılınan namazların sevabı Dergâh-ı İlahi’de farklı olur.

Üç Aylar da öyle… Recep, Şaban ve Ramazan aylarının ümmet nezdinde değeri ayrıdır. Manevi arınmanın, toplumsal yardımlaşma ve duyarlılığın zirve yaptığı bu aylar, adeta bir yenilenme ve tabir yerindeyse temizlenme ayıdır.

Üç ayların kıymetini ifade eden önemli husus da 5 mübarek gecenin 4’ünün bu aylar içinde olmasıdır. Regaib gecesi, Recep ayının ilk cuma gecesine; Miraç gecesi, Recep ayının yirmi yedinci gecesine; Beraat gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesine; Kadir gecesi ise Ramazan ayının yirmi yedinci gecesine veya son 10 gününe rastlar.

Peygamber Efendimiz aleyhi afdel’us salat ve ekmel’us selam, Receb ayı girince, "Allah’ım! Receb ve Şabanı bize mübarek kıl! Bizi Ramazana ulaştır" diye dua ederdi.

Oruçlar, namazlar, zekâtlar bu aylarda eda edilerek adeta yoğun bir arınma programı uygulanır. Hele özellikle ‘Ramazan ayı ümmetin ayıdır.’ Değerlendirenler için onun evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem azabından azat olma vesilesi olabilir.

İşte, bu mübarek gün, ay ve zamanların manevi atmosferini dağıtmak, Müminleri o kendi ulvi gündemlerinin içinden çekip rahat bırakmamak adına kötülük simsarlarının devreye girdiğini görürsünüz.

Neredeyse her yıl 3 ayların başlamasıyla şeytanlar ‘fazla mesai’ye başlarlar. Cinni şeytanların zincire vurulduğu Ramazan ayında bu sefer yoğunlukla insi şeytanların görevi devraldıklarını görürsünüz.

Bu aylarda özellikle büyüğü küçüğü hepsi devreye girer. Kimisi İslam ümmetinin üzerine bombalar yağdırırken kimisi de onun mukaddesatına kirli dillerini uzatarak Müminleri rencide etmenin çabası içerisinde olurlar. Böylece Müminin ibadet, dua, şuur, iltica, havf ve reca günlerini hedef alırlar.

Cehaletin derekelerinde debelenenlerin İslam ile savaşları tarih boyunca hep devam etti. Onlar ‘cehaletin babaları’ diye anılırlarken İslam ve Müslümanları hatta onun ilim, hikmet ehli Peygamberlerini cehaletle suçlamaya kalkıştılar. Yüce Allah’ın öğretilerine mazhar olmuş Hz. Adem’e bile dul uzatmaktan geri durmadılar.

Şu Üç Ayların daha başlangıcında işgalci ABD güçlerince bir İslam beldesinde 6’sı çocuk 4’ü kadın 13 sivilin katledilmesi, aşağılık sözde bir vekilin Meclis kürsüsünden Asr-ı Saadet dönemini kirli diline dolayarak ‘gericilik’le nitelendirmeye çalışması… Ve yine güzelim Müslüman memlekette Kemalist zihniyetin bir heykel etrafında ‘tavaf’ yaparcasına nazire yapmaya kalkışması, Müslüman ahaliye yönelik şu birkaç günlük saldırı örnekleri olarak verilebilir.

Onlar İslam’la savaşmada pusuda beklerlerken ve Müminlerin en değerli zamanlarını heba etmeye çalışırlarken Müminlerin iki önemli görevi olmalı: Birincisi, süflilerin fiili veya kavli saldırılarına aldırmadan kendi gündemlerine yoğunlaşmaları ve manevi atmosferlerini korumaya çalışmaları; ikincisi de saldırganların gerçek yüzlerini ahaliye ayan beyan ederek onları ifşa etmenin gayreti içerisinde olmaları. Halkımız onların gerçek yüzlerini görmeli ve onların masum gerekçeler ardındaki çirkin taleplerine vakıf olmalı. Onların Kürt halkının hakkını sözde savunmakla elde ettikleri destekle hangi ahlaksızlık ve dinsizlik dehlizinde debelendikleri görülmeli.

Yüce Allah’ın dışındaki acizler için rükû-secdeyi andıran eğilme hezeyanlarından sonra gelen ‘heykelin etrafında dolanma’ görüntüleri, ‘çağdaşız’ diye bağıranların ‘muasır medeniyetler seviyesi’nde vardıkları noktayı göstermesi açısından önemli olsa gerek. 

Daha iki gün önce geri kalmışlıkla yerilen Afrikalı köylüler bile taştan-tahtadan-ağaçtan butlarını köy meydanına toplayarak balyoz/baltalarla paramparça ettikten sonra İslam’la şerefyap olmalarının sevincini yaşadılar. İlericilikle övünenlerin -yaptıklarıyla- daha hangi çağ’la boğuştuklarını ve yarış’ta daha hangi gerilik’te olduklarını görmek açısından bu örnek gerçekten çarpıcı olsa gerek.

Allah Teâlâ bütün İslam diyarını, Müslümanları ve İslamî değerleri bu sapkın ve saldırgan güruhun şerrinden korusun. Rabbim Müminlere, Üç Ayların feyz ve bereketinden istifade etmelerini bahşeylesin. Yüce Allah yanlış yolda olanlara hidayet ihsan buyursun, hidayete layık görmediklerini de şerlerini ortadan kaldıracak bir kaderle onları karşı karşıya bıraksın.

Selam ve dua.