• DOLAR 32.548
  • EURO 34.916
  • ALTIN 2429.827
  • ...

Ülkenin en önemli konusu malumunuz ekonomi ve piyasadaki fahiş fiyat artışları. Zammın olmadığı gün neredeyse yok artık. Bu çok hazin ve düşündürücü bir durum elbet. Daha önce aldığınız bir ürünü, bugün daha öncesinin iki kat fazlasını vererek ancak alabiliyorsunuz. İlgililer buna çok kafa yormalı. Aksi takdirde halk zamanı gelince faturayı kesmesini bilecektir.

Daha önce bu zamların belki bir sebebi, daha doğrusu bir sorumlusu vardı: İktidar! Şimdi ise ne yazık ki bu işin sorumlusu sadece iktidar değil. Bu işin sorumluları arttı. Stokçuluk yapanlar, kıtlık heyulasıyla market market gezerek aynı üründen bir değil, iki değil, üç değil; yirmi, otuz, kırk adet alıp eve istifleyenler de fiyat artışlarının sorumluları. Arz talep meselesi ya… Çok gidince ana toptancılar da sürümü yavaşlatıyor ve böylece fiyat patlaması oluyor.

Nasıl isek öyle idare ediliriz. Birbirimize olan rahmet ve şefkatimiz ile birbirimize karşı empatimiz bizim yaşam kalitemizin belirleyicisi olacaktır.

Fiyat artışları malumunuz dolardaki artıştan sonra, dolardaki artış da 100 baz puanlık bir faiz indiriminden sonra gelmişti.

Sömürü düzeninin dayattığı faiz sisteminden tedricen de olsa tamamen çıkmanın yolları bulunmalıdır ki faiz Türkiye’ye karşı bir cezalandırma nedeni olmaktan tamamen çıkarılmış olsun. Hafta içerisinde doların bir gün içerisinde fırlamasının sebebini şu ana kadar delilleriyle hiç kimse ortaya koymuş değil. Ekonomistler ekonomik sistem içerisinde buna bir gerekçe bulamıyor. Gerçekten demek ki burada harici bir müdahale oldu.

Kapitalist sistemin ekonomi modelinde kaptan koltuğunda ‘Onlar’ oturdukları için, seni bir anda çökertebilirler demek.

Bu inisiyatifi onlardan alacak her yol denenmelidir. Defalarca İslam ülkelerinin veya ABD dışındaki diğer ülkelerin kendi aralarındaki ticarette kendi yerli paralarını kullanacakları ifade ediliyor, ama maalesef şu ana kadar sadra şifa bir adım atılmış değil. Türkiye’deki bir belediye bile göçmenleri ABD doları üzerinden cezalandırıyorsa, kat edilmesi gereken daha çok yol var demektir.

Bir kere ‘dolar kullanmayın’ diyenlerin hesaplarında da akıllarında da dolar olmamalı. ‘Akılları dolarla çalışanların’ doların içinde olmadığı bir ekonomik modeli tercih etmeleri düşünülemez.

Fahiş fiyat artışlarının önüne geçmek için büyük bir seferberlik ilan edilmeli. Bu seferberliğe iktidar kendi uygulamalarından başlayarak öncülük etmeli. İsraf, çalma-çırpma, kayırma, haksız kazanç gibi durumların önüne geçmek için sağlam bir irada ortaya koymalı.

Yatırım, istihdam ve üretim için gereken destekler verilmeli. Özellikle zor durumda kalınca insanların stoklama yoluna gittiği ürünlerin üreticisi çiftçilerin sıkıntıları giderilmeli. İhraç edilirken kıymet arz eden sanayi ürünlerindeki üretimde de çalışmalar daha da arttırılmalı. 

Mümkün mertebe dışa bağımlılıktan kurtularak üretim ve istihdam arttırılmalı. Tarım ülkesinde çiftçilerin elektrik şirketleri elinden adeta kaçacak yer arıyor olmaları büyük bir sorundur. Bir çiftçinin giderinin yüzde 70’ini sadece elektrik gideri oluşturuyorsa burada çiftçiyi desteklemek değil boğmak vardır. Bu eksiklik ve aksaklıklar masaya yatırılmalıdır.

Ondan sonra her bir vatandaşın da empati mefkûresiyle, kendisi için istediğini kardeşleri, komşuları, hemşehrileri ve ülkedaşları için istemek ve onlara destek olmak düşüyor. Kimilerinin az, kimilerinin çok olabilir, ancak bugün yine herkese düşen bir sorumluluk vardır diye düşünüyorum.

Selam ve dua ile.