• DOLAR 32.575
  • EURO 34.82
  • ALTIN 2493.377
  • ...

Çin’de ortaya çıkan ve bir anda dünyanın birçok yerine yayılan Kovid-19 adlı virüsün hayvanlardan insanlara bulaşan bir virüs mü, yoksa biyolojik saldırının ortaya çıkardığı bir felaket mi diye tartışmalar oluyorsa da virüsün Çin’de bir canlı hayvan pazarından bulaştığı tespiti daha ağır basıyor.

Son olarak İran ve Çin’den gelen yeni açıklamalar, biyolojik bir saldırının söz konusu olduğu şeklindedir.

Hayvandan insana geçtiğini ifade edenler, virüsün yarasadan veya bir çeşit balıktan bulaştığını ifade ediyor. Virüs her neyden bulaşmışsa neticede bunun insan kaynaklı ve kendi yaptığının sonucu olduğu kesin.

Şu imtihan dünyasında olup bitenlerin hepsi aslında insanoğlunun yaptıklarının sonuçlarıdır. Rabbimizin kendisine cüz-i ihtiyar verdiği ademoğlunun yaptıkları, hem bu dünyasını hem de öbür dünyasını ya cennet ya da cehennem kılacaktır.

Bütün bu olup bitenlerle ilgili Rabbimizin adaletinden şüphe yoktur. Hangi müeyyidenin veya cezanın hangi cürmün sonucu olduğunu takdir eden O’dur. Beşer zulmederken, kader adalet eder.

İnsanlar, başlarına bir bela, bir sıkıntı, bir hastalık geldiği zaman, isyan etmek yerine, kusuru kendilerinden bilip tövbe ve istiğfar etmeli, acaba nerede hata işledik de bu başımıza geldi diye kendi nefisleriyle muhasebe ve murakabe etmelidirler. Olayların nedenleri üzerinde durup nerede yanlış yapıldığının muhasebesi yapılmalıdır.

Biyolojik saldırı veya normal bir virüs şeklindeki bu salgının oluşturduğu etki dikkat çekicidir. Dünya bir anda donup kaldı. Neredeyse bütün ilişkiler durma noktasına geldi. Ticari ve ekonomik ilişkiler büyük zarar gördü. Son dünya savaşında bile bu denli bir tedbir ve geniş alanlı bir vakıa gerçekleşmedi. Virüsün etki alanı geniş ve panik üst seviyede. Burada iletişimin etkisini göz ardı etmemek lazım. İletişim ağlarının tedbir için oluşturduğu etki iyi, ancak “bittik, gittik, virüs her yerde” şeklindeki abartılı anonsları çok kötü.

Sağlık Bakanlığı’nın şu ana kadar ki süreci iyi götürdüğünü burada söylemek lazım. ‘Panikten uzak, önlemlerin alınması’ şeklindeki telkinler ve uyarılar yerinde olmuştur/oluyor.

Günlerdir verilen istatistiklere göre, dünyada sözü edilen virüsten etkilenenlerin sayısı, başka vakıalardan ötürü etkilenenlerin sayısının çok altında, ancak etrafta oluşturulan panik neredeyse “ölüm”ün birinci nedeni koronaymış gibi gösteriliyor. Herkes, ‘panik yapmayın!’ diyor, ancak sokak çarşı ve marketlerdeki hareketlilik dikkatlerden kaçmıyor.

Maske belki daha o kadar rağbet görmedi ama, kolonya, temizlik maddesi ve makarna yok satıyor. Bu panik havası üzerinde durmak lazım.

Söz konusu vakıa bir biyolojik saldırı sonucu olmasa bile bugün tedhiş ve korku oluşturarak insanları tamamen sanallaştırmak isteyen/isteyecek güçler çıkabilir. Tedbirlerin bir yere kadar olması normal, ancak herkesin kendi köşesine çekilip panik ve korku içerisinde yaşaması normal olmayacaktır.

Korku, endişe ve güvensizlik tamamen iradesizleştirir, güçsüz kılar. Belki birileri bunu başlatmadı ancak, Arap Baharı’nda olduğu gibi kimi güçler bundan müstefiden toplumların ilişki, ticaret ve sosyal yapısına yeni bir şekil vermek isteyebilir. Buna da dikkat kesilmek lazım.

KoronaVirüs’ten kaçarken KoronaPanik’e kapılmayalım! KoronaPanik, KoronaVirüsten çok daha tehlikeli ve ölümcüldür. Burada şeytani bir amaç bulunuyor olabilir. Onun için tedbir alalım ama, sinmiş, birbirinden kopuk, özgüvensiz, biçare, güçsüz bir toplum olma yolundaki emellere de prim vermeyelim!

Temizlik ve taharet zaten olmazsa olmazlarımız, bunlara riayet edeceğiz. “Temizlik imandandır” şiarıyla maddi-manevi bütün kir, kötülük ve hastalıklardan uzak durmak için ne gerekiyorsa yapalım, ancak bunları yaparken lütfen panik yapmayalım!

Selam ve dua ile...